Mucize Ruh 13. Sayı Turgut Uyar Edebiyat Kültür Sanat Dergisi 13. sayı | Page 13
Şair bu kitabında, daha sonraki şiirlerinde de sıkça sarılacağı “kalaba-
lıkların içinde yalnız hissetme” duygusuna sarılmıştı. “Yalağuz” şiirin-
de “yalnız” kelimesini 18. Yüzyıl Türkçesindeki karşılığı ile “yalağuz”
olarak kullanmıştı.
Bektaş yüce dağ başında yalağuzdu.
Bektaş zaten doğduğundan beri yaşağuzdu...
Bir sopa, üç beş koyun, bir köpek,
Bulutların içinde kendi kendine yalağuzdu...
İkinci şiir kitabı “Türkiyem” 1952 yılında okuyucusuna merhaba dedi
ve ilk kitaptaki gibi bu kitaptaki dizeler de Anadolu insanının dertle-
riyle, hüzünleriyle, çileleriyle, yoksulluklarıyla ve mutluluklarıyla dol-
du, ırmaklar, dağlar, geçitler, köprüler bu dizeler arasında var oldu. Bu
kitaba Nurullah Ataç ön söz yazmıştı ve kitap o dönemin ünlü şairle-
rinin kitaplarının yayımlandığı yayınevlerinden biri olan Varlık Yayınla-
rı’ndan çıkmıştı.
1959 yılında yayımlanan “Dünyanın En Güzel Arabistanı” kitabında
Turgut Uyar, Garip akımı etkisinden çıkarak modern yaklaşımlarla yeni
imgeler kurdu ve Türk edebiyatında ayrıcalıklı bir köşeyi tuttu. Bu şi-
irlerinde toplumsal konuları bireyden yola çıkarak işledi. Annesinin
deyimiyle içli bir çocuk olan Turgut Uyar, derin ve içtenlikli duygula-
rını çocuksu bir telaşla ilk kez bu kitabında var edebilmiştir; kendisini
şiirlerinin bir köşesinde gizlemiş ve öykü, tiyatro gibi şiir dışı türleri de
kullanarak okuyucuya dizelerde etken bir rol vermiştir. Dinin, gele-
neksel ahlâkın, kural koyucuların birey üzerindeki baskısı, kentleşme-
nin bireyin öz varlığına yaptığı tahribat bu şiirlerinde temel temalar
olmuştur. Turgut Uyar ilk iki kitabından farklı olarak bu üçüncü kita-
bında, dizelerindeki berrak ve birbirini izleyen yapıyı bilerek bırakmış
ve okuyucunun tamamlamasını istediği yepyeni özgün bir ifade biçimi
keşfetmiştir. Okuyucunun yüreğine düşen anlamlar, bir dizeden diğer
dizeye, kendi kendinin oyuncu olduğu ve kendi kendinin seyirci oldu-
ğu bir arenadır artık...
Geyikli Gece
Halbuki korkulacak hiçbir şey yoktu ortalıkta
Her şey naylondandı o kadar
Ve ölünce beş on birden ölüyorduk güneşe karşı.
Ama geyikli geceyi bulmadan önce
Hepimiz çocuklar gibi korkuyorduk.
12