MotorHed Aduket | Page 5

WATCHDOGS

chicago sokaklarında bir hacker...

ÖZGÜR YILDIZ

Bu kadar beklenen ve hakkında bu kadar çok spekülasyon yapılan, yeri geldiğinde Grand Theft Auto serisiyle karşılaştırılan, hakaret edilen, sevilen, grafikleri yerden yere vurulan bir oyun hakkında inceleme yapmak, belki de bir oyun editörünün hayatındaki en zor işlerden biridir. Hele ki bu oyunun incelemesi yapılmışsa, bu iş daha da zor bir hal alır. İşte bu yazıda her ne kadar çok zor olsa da Watch Dogs’u anlatmaya çalışacağım.

Yola koyulalım

İlk olarak bu incelemenin belli başlı konuları içerip, oyunun geneline yönelik anlatım barındırmayacağını söylemeliyim. PC incelemesi söz konusu olduğu için oyunun üst düzey görselliğiyle ilgili bilgi verip, bir PC oyuncusu olarak tecrübelerimi aktaracağım. Bu yüzden sayfalar dolusu içerik beklemeyin.

Yine de bilmeyen arkadaşlar için oyunun hikâyesinden az da olsa bahsedelim. Watch Dogs, gelecekte bir zamandaki Chicago şehrinde geçiyor. Şehirdeki tüm “teknoloji” barındıran cihazlar, onları yöneten merkezi bir işletim sistemi yani Central Operating System (CtOS) tarafından denetleniyor. Konu işletim sistemi ve teknoloji olunca, bilgisayar korsanları da bu evrendeki yerlerini alıyorlar. Karakterimiz Aiden Pearce da başarılı bir bilgisayar korsanı. Geçmişte yaşadığı aile trajedisine yol açan suçlu geçmişi için adalet arayan Pearce, bu adaleti şehirde hack’lenebilen her türlü teknolojiyle birlikte arıyor. Hack yaparak trafik ışıklarını değiştirebilir, toplu taşıma araçlarını durdurabilir, sıcak su borularını patlatabilir ve tüm bunları kullanarak peşinizdeki polisten kaçabilir veya yakalamak istediğiniz kişiye tuzak kurabilirsiniz.

Genel olarak Watch Dogs’da oynanış bu yönde. Dediğim gibi çok fazla işin oynanış detayına bulaşmayacağım. İsterseniz Chicago’yla ve Chicago’nun PC’de nasıl göründüğüyle işe başlayalım. Yeni nesil konsol sahipleri, (eğer aradıkları görsellikse) üst düzey bir PC’leri de yoksa Watch Dogs’un gerçek görsel gücünden mahrum kalacak. Çünkü oyundaki Chicago, üst düzey sistemlerde ve iyi bir ekran kartıyla muhteşem görünüyor. Işıklandırma, şehir detayları, gölgeler, yumuşak geçişler, kaliteli kaplamalar… Ama dediğim gibi, bütün bunlar için iyi bir ekran kartına sahip olmanız şart. Bazı grafik ayarları (Özellikle nVidia’nın üst düzey Anti-aliasing özelliği TXAA için), 2 GB ve üzeri grafik hafızası istiyor. Bu yüzden bazı görsel özellikleri kullanabilmek için nVidia’nın üst düzey bir GeForce ekran kartına ihtiyacınız olacak. AMD karta sahip olanlar ise TXAA gibi nVidia’nın geliştirdiği teknolojilerden mahrum kalacak. Bu arada TXAA’dan, film tarzı bir antialiasing yöntemi olarak bahsedebiliriz. Küçük bir not ekleyelim: PC’de Watch_Dogs’u doğal 4K olmasa da 3840x2160 çözünürlükte oynamak mümkün. Yani aşırı zengin biriyseniz ve evinizde PC’nize bağlı bir Ultra HD televizyonunuz varsa (ki eminim sisteminiz günün en hızlı kişisel bilgisayarıdır), Chicago’yu yükseğin de yükseği çözünürlüklerde görmeniz mümkün. Watch_Dogs’un PC’deki görselliğinden bahsettik. Peki bu görsellik optimize çalışıyor mu? Aşırı yüksek olmayan sistemlerde bile birkaç özellik kısılarak kabul edilebilir bir fps oranı yakalamak mümkün. Hem de ışıklandırma, gölge, yansımalar gibi ekstra efektlerden mahrum kalmadan bu fps oranı kolayca yakalanabiliyor. Görsellikten büyük bir oranda feragat etmiş de olmuyorsunuz.

PC’nin getirdikleri

Oyunu konsollarda deneyenler, kaybolan cesetler ve objelerden bahsedeceklerdir. Grafik kartının hafızasıyla alakalı olan bu durum, PC’de yaşanmıyor. Yani yerde olan yerde kalıyor. Buna tabi ara sahnelerden önce park edip, sahne sonrasında aradığınız aracınız dâhil değil.