Monograf Journal Edebiyat ve İktidar (2014 / 1) | Page 48
ODAK
48 • Hülya Göğercin Toker
lecekte daha doğru bir şeyin kurulması amacına yönelik” (118)
eleştirelliğe sahip olacağı görüşündedir. Bizim için ise “içeriden” yazılmış olması söz konusu bir eleştirelliğin izlerini aradığımız için değil, 12 Eylül’ün doğrudan mağduru olmuş bir
kişinin belleğinde yer alanları tanık-yazar konumuyla kültürel
belleğe nasıl aktardığı ile ilgilendiğimiz için değerlidir1.
Yıldız, Mamak Cezaevinde geçen bu yaklaşık 7 yılı anlattığı kitabı O Hep Aklımda için “terapi koltuğu yerine yazmayı tercih ettim” demekte ve yazmayı “kusarak kurtulmak gibi”
sözleriyle tanımlamaktadır (http://pamukyildiz.net/roportaj3.
htm):
Benim yaşadıklarımın benzerini arkadaşlarım da yaşadı. Ama birbirimize hiç anlatmadık. Sanki hiç olmamış gibi. Utandık çünkü. Yaşadıklarımı reddediyordum. Çok gurur kırıcıydılar, çok kötüydüler. Tek
çıkış yolunu onları reddetmekte buluyordum. Reddettiğim, kabullenemediklerimle yaşamak zorunda kalıyordum. Kitabı yazdıktan sonra artık şöyle diyorum:
Ben bunları yaşadım ve bunlara rağmen yaşamımı
olumlu bir biçimde sürdüreceğim. Bu utancı aşmamın yolu, yazmak ve toplumla paylaşmaktı. Terapi
koltuğu yerine, yazmayı tercih ettim. Kitabı yazarken
bazı şeyleri yazamadığımı farkettim. Ama ısrar ettim. Onları da yavaş yavaş, zamana yayarak yazdım.
Hiçbir şeyi gizlemedim. Yazarken çok ağlama krizi
Siyasi ve Edebi İktidara Tanıklık Edebiyatı ile Direnmek • 49
geçirdim, çok kábus gördüm. Haftalarca yazmayı bıraktım. Kendimde güç buldukça devam ettim. Yazdım ve geçti, olmuyor. Ama bütün bunlar midenizi
rahatsız eden yiyeceklerden kusarak kurtulmak gibi,
bir nesneyi içinizden atmak gibi. Yine de tam olarak
arınmadım. Mide değil ruh bu. Ama yazmak, bütün
topluma sunduğum anıları kitap olarak göz önüne
sermek, belli bir ölçüde rahatlattı beni.
Tanıklık edebiyatının ortaya çıkışındaki itki, iktidarın
unutma/unutturma, çarpıtma yolundaki baskılarına direnmektir
ve bir direniş biçimi olarak da kullanılan yeni bir edebi yöntem
olarak ortaya çıkmıştır. Horace Engdahl, tanıklık edebiyatının
totaliter toplumlarda iktidarın, belleği sistematik bir şekilde silme çabalarına karşı yazınsal bir direniş olduğunu belirtmektedir
(6). Engdahl’e göre, edebiyattaki tanıklık sadece bir açıklama,
ifade etme eylemi değildir ve aslında tanıklığın hukukta, tarihyazımda ve gündelik hayatta daha yakından