OLİMPOS
GEZERKEN
Olympos'u ve çevresindeki gezilecek
yerleri en iyi şekilde değerlendirmek
için, en azından 1 kere yol üzerinde
bulunan tur acentalarına şans
vermeniz gerek. Çünkü bilgili tur
rehberleri size mekanların mitolojik
önemini, antik yerleşimin ve binaların
hikayesini anlatarak sizi o yıllara
götürecek. Yanartaş, bu mekanlardan
en bilineni. Efsaneye göre Argos
Kralı'nın oğlu olan Bellerophontes, bir
av partisi sırasında erkek kardeşini
kazayla öldürdüğü için babası tarafından kovulmuştur. Ege Denizi'ni
geçerek Olympos'a ulaşan Bellerophontes, kendisine yeni bir hayat
kurar. Bölgedeki krallarından birinin
yanında hizmetkâr olarak işe başlar.
Kraliçe bu yakışıklı, soylu delikanlıya
âşık olur ve duygularını dile getirir,
ancak gururlu bir genç olan Bellerophontes, kraliçeyi reddeder! Kraliçe
küplere biner, ve ardından krala bu
genç delikanlının kendisine zorla
sahip olmaya çalıştığını söyler. Kral
öfkelenir; bununla beraber Bellerophontes'i öldürmeye yanaşmaz.
Huzuruna çağırıp bir mektup verir ve
kayınpederine götürmesini emreder.
Mektupta delikanlıyı derhal öldürmesi
yazılıdır. Kraliçe'nin babası onu bir
süre konuk eder ve ona Tahtalı
Dağı'nda yaşayan Khimaria'yı
öldürmeyi emreder; çünkü canavarın
onu yeneceğinden kesin olarak
emindir. Bunu bilen Bellerophontes,
savaş ve strateji Tanrısı olan Athena'dan yardım ister. Athena, ona
kanatlı at Pegasus'u gönderir. Bunun
üzerine Bellerophontes Tahtalı
Dağı'na başı aslan, ortası keçi,
kuyruğu ise yılan olan ve ağzından
ateş üfleyen Khimara'yı öldürmeye
gider. Khimara Pegasus'un sırtında
uçan Bellerophontes'u bir türlü
yakalayamaz. Bunu fırsat bilen
Bellerophontes, Khimara'nın ağzından içeriye okla saldırarak onu
öldürür, ancak midesindeki ateşi
söndürmeyi başaramaz ve bu ateş
günümüzde hâlâ kar kış demeden
yanmaktadır. Bu ateşin aynı zamanda
Olimpiyat oyunlarının ilk ateşi olduğu
da söylenmektedir.
Burada her mekanın ayrı bir
hikayesi var ve keşfetmenizi
bekliyorlar. Olympos şehir
hayatından ve havuzlu, açık
büfeli kocaman otellerden
sıkılanlar için mükemmel bir
yer. Olympos'un taş sahiline
tepelerin ve keskin yamaçların
arasından uzanan toprak bir
yolu takip ederek ulaşmak
mümkün. Yolun son
bölümünde artık Müze
kartlarınızı alıp antik kalıntıları,
soğuk su kaynaklarını ve
denizi keşfetmek tamamen
size kalmış. Lahitleri, kutsal
yapıları ve mütevazi tiyatroyu
kaçırmamak için yol üzerinde
levhala bulunmakta. Antik
Lidya'nın en önemli liman
kentidir Olympos, MÖ 80'de
Eudemos isimli Kilikyalı bir
korsan tarafından ele geçirilmiştir. Kaptan Eudemos'un
mezarı, yamacın alt
bölümünde bulunan iki büyük
lahit mezardan biridir. Mezarın
üzerinde direksiz ve küreksiz
bir gemi kabartması vardır ve
şu satırlar yazar:
"Son limana girdi çıkmamak
üzere, Çünkü, ne rüzgârdan,
ne de gün ışığından medet var
artık. Işık taşıyan şafağı terk
ettikten sonra kaptan Eudemos, Oraya gömüldü gün misali
kısa ömürlü gemisi, kırılmış bir
dalga gibi."
Kaptan Eudemos'tan sonra
"Tanrılar Şehri; Olympos" 78
yılında Romalılar tarafından
alınmış, sonrasında ise Haçlı
seferleri döneminde Selçuklu
topraklarına katılmıştır.