Milliyet Australia Turkish Newspaper 7 Nisan 2016 | Page 5

07 April 2016 Milliyet Australian Turkish News GÜNDEM 05 AUSTRALIA TURKISH NEWSPAPER NAZLI ÇALŞİMŞEK Vereceksen huzur ver [email protected] K aç zamandır kulağımda melodisi, dilimde sözleri Tarkan’ın. “Verme, verme, verme akıl verme, Vereceksen huzur ver, vereceksen huzur ver.” Takıldığım nokta ise sadece HUZUR. Şarkinin kime, neye, ne için yazıldığında, yada kime isyan edildiğinde değilim ben, sadece sözlerin içinde yakarılarak istenen HUZUR’da… HUZUR; söylerken ne kadar naif, ne kadar kırılgan bir kelime değil mi? Bir o kadar da hisli, duygulu, anlamı büyük ve derin. Hayatın akışına kaptırmış giderken kendimizi, acaba ne kadar arıyoruz huzuru hayatımızda? Ne zaman istiyoruz, ne kadar istiyoruz, yada istiyor muyuz huzuru hayatımızda? Yoksa sadece bir kelime mi HUZUR, yazdığımız yazılarda geçen, yada kurduğumuz cümlelere renk katan, fuzuliden söylenen. ETTİĞİMİZ dualarımızda , Allaha yakarışlarımızda ne kadar yer alıyor bu HUZUR? Sağlık diliyoruz, mutluluk diliyoruz, başarı diliyoruz, kısmet diliyoruz , mal-mülk-para diliyoruz da; şu arada sıkışıp kalmış HUZURu diliyor muyuz, eşimize, dostumuza, hatta ve hatta kendimize? Belki de, “verme, verme akıl verme, para ver! Boşa konuşma ” gibi anlıyoruz, algılıyoruz, Tarkan’ın bu şarkısını dinlerken. İLK dinlediğimde şarkıyı “verme, verme …” diye devam eden nakaratlarıyla farkına vardım HUZURun. İstenilen duygu sadece HUZUR idi bu yakarışlarda. HUZUR. Bir kelime. Sadece bir kelime mi acaba? Ne demek huzur, ne anlıyorum ben bu kelimeden? Sorgulamaya karar verdim. “Gönül rahatlığı” gibi bir manaya geliyor. Gönül rahatlığı olan insan, yani huzurlu insan nasıl oluyor o zaman? Mutlu, ruhsal dengesini sağlamış, dingin insan. Sevgiyi, aşkı, iş hayatında başarıyı yakalamış, gelecek kaygısı olmayan veya bunu en aza indirgemiş olan insan eşittir, huzurlu insan. O zaman huzuru içinde barındıran insan ; sağlığı-sıhhati yerinde olan, hayatın olumlu yada olumsuz olaylarına pozitif yaklaşabilen, Allah sevgisini içinde hisseden, maneviyatı güçlü, insana, doğaya, hayvana sevgi besleyen, maddiyatı çok önemsemeyen (para sadece bir araçtır), az ile yetinen, yardımsever, vicdanlı, insanlara karşı toleranslı, doğadaki her varlığı eşit gören, ayrımcılık yapmayan, aşağılamayan, güzel ahlaklı ve başkalarına örnek olan insanlar huzurlu insandır, dersek ne kadarımız bu tanıma katılabilir? YOZLAŞIYORUZ, önemsemiyoruz, bazı manevi değerleri unutup yada ihmal edip, mal-mülk-para ile mutluluğu aramaya çabalıyoruz. Belki de bu sayede elde edilenler ile mutlu olunabileceğini düşünüp, huzur ile aynı anlama geldiğini bile düşünüyoruz. “VERECEKSEN HUZUR VER”. ZAMAN geliyor eşinle kavga ediyorsun, kızıyorsun ona, belki de en kötü duygularla donanıyorsun ona karşı. Bir müddet sonra kızgınlığın geçiyor, belki de bir öpücük alıyorsun eşinden, yada bir özür için ellerine uzatılan bir demet kırmızı gül, belki de sıcacık bir kucaklaşma. Bir sıcaklık hissediyorsun, bir duygu seli, mutluluk. HUZUR belki de bunun adı. Çocuğun var, çok seviyorsun çocuğunu, hastalığında hasta, mutluluğunda mutlusun. Sarıldığında, öpüp kokladığında burnuna gelen o mis koku, belki de HUZUR. Sevilen birisin, hissediyorsun bunu, rahatsın seni seven, sevdiklerinin yanında. Hissettiğin şeydir belki de HUZUR. Yürüyüşe çıktın, yürüyorsun yolda. Bahar gelmiş ağaç dallarına, kuş cıvıltıları kulaklarında bir melodi, duymuyorsun bile sokaktaki trafiği, gökyüzü ışıldıyor, bir bakıyorsun göz kırpıyor sana güneş. Kalbinin ısındığını hissediyorsun. Belki de bunun adıdır HUZUR. Yada evdesin, bardaktan boşalırcasına yağmur var sokakta. Çöpü çıkartmaya mı üşendin bu yağmurda. Üşenme, çık dışarı, ıslan, hisset, belki de yağan yağmur damlalarında saklı HUZUR. HUZUR demek; hiçbir gürültünün, sıkıntının ya da zorluğun bulunmadığı yer demek değildir sadece, HUZUR demek, bütün bunların içinde bile yüreğimizin sükûn bulabilmesidir, bence. HUZUR, belki de sevdiklerinin bakışlarında saklı, sadece bak ve gör… Huzuru içinde barındıran günler dilerim. Sevgiyle ve hoşlukla kalın. Panama Belgeleri Depremi İşte o belgelerin içinde en çok dikkat çeken isimler: Birleşik Krallık Başbakanı David Cameron’un babası Ian: 2010’da ölen Ian Cameron’un Panama’da Blairmore Holding adlı bir şirketi olduğu ortaya çıktı. Cameron, ülkesinde halkı zor durumda bırakan kemer sıkma politikaları uygularken şirket yatırımcılara “Birleşik Krallık sizden kurumlar vergisi veya gelir vergisi alamayacak” diye pazarlanıyordu. Şirketin 1998’deki değeri 60 milyon TL’ye denkti. Arjantin Cumhurbaşkanı Mauricio Macri: Belgelere göre Macri’nin, babası Francisco ve kardeşi Mariano ile birlikte Bahamalar’da Fleg Trading adında bir şirketi bulunuyor. Macri bu şirketi mal beyanında göstermemişti. Eski Irak Başbakanı İyad Allavi: Irak’ta Başbakanlık ve Cumhurbaşkanı Yardımcılığı yapmış olan Allavi’nin Panama’da şirketleri olduğu ve bu şirketler üzerinden biri 4.5 milyon TL değerinde olmak üzere İngiltere’de iki evi olduğu ortaya çıktı. İzlanda Başbakan Sigmundur David Gunnlaugsson: Gunnlaugsson ve eşinin Virjin Adaları’nda Wintris adlı bir şirketleri ve bu şirketler aracılığıyla İzlanda’nın üç büyük bankasında 12 milyon TL civarında varlığı bulunuyor. Gunnlaugsson bu varlığını mal beyanında göstermemiş, bir söyleşide gazetecile ɥ