Milliyet Australia Turkish Newspaper 18 Kasım 2015 | страница 2
Australian Turkish News Milliyet
02 AVUSTRALYA
AUSTRALIA TURKISH NEWSPAPER
HAKAN OMAK
Bencillik
[email protected]
S
evgili dostlar,
Bir gün altı insanın yolu bir yerde kesişti. Birbirlerini daha önceden
tanımıyorlardı. İlk defa ve mecburen bir arada olmaları gerekiyordu. Tehlikeli bir yolculuğun hiç beklenmedik durağında durmuşlardı.
Bindikleri araç arızalanmış, yolda kalmışlardı. Soğuk ve karanlıktı. Hepsi bir ateşin etrafında toplanmış, ısınmaya ve gecenin karanlığını dağıtmaya çalışıyorlardı. Biricik ateşleri sönmek üzereydi. Alevler cılızlaştıkça karanlık derinleşti. Yüzlerine çarpan sıcaklık hızla azalmaya başladı. Herkesi yalnızlaştıran ve
çaresizleştiren karanlığı ve soğuğu daha derinden hissetmeye başladılar. Ateşe yeni odun atmak gerekiyordu. Odunları yok değildi. Her birinin elinde birer odun vardı. Halkanın en başında oturmakta olan kadın, elindeki
odunu arkasına saklamıştı. Ateşin etrafındaki adamlardan birinin zenci olduğunu fark etmişti. Bir zenci için feda edecek bir şeyi yoktu. Kadının yanındaki adam tek tek herkesin
yüzüne baktı. Kendi milletinden kimse yoktu,
ateşe atacağı odun başkalarını ısıtacak olduğuna göre soğukta kalsa daha iyiydi. Elindeki
odunu sıkıca kavrayıp tuttu. Hemen onun yanında zengince bir adam oturuyordu. Bir eli yağda bir eli balda yaşamıştı şimdiye dek.
“Sıradan” insanların arasına sığınmak zorunda oluşuna lanetler okuyordu. Sahip olduğu
malı mülkü aklına geldi; kimseyle bir şey paylaşmamıştı şimdiye dek. Hep kazanan olmuştu. Şimdi elindeki tek serveti odunu neden bu
miskin insanlar için harcamalıydı ki? Ateşe
atmadı elindekini. Onun yanındaki yoksul adam, ceketini bir hırsıza kaptırmıştı. Nefretle yanındaki iyi giyimli zengine baktı, emeğini sömürüp hakkını vermeyen bencil bir zengin için neden bir odunu feda etsindi ki? Zenci olan ise nefret duygularıyla doluydu tüm
beyazlara karşı. Elindeki sopa kendini başkalarından koruyacak tek silahtı. Onu ateşe atıp yakamazdı. Halkanın sonundaki adam ise
şimdiye kadar hiç karşılıksız vermemişti. An-
cak bir şey aldığında vermeyi öğretmişti ona
anne ve babası. Oyunun kuralı böyleydi. Ateşe atmadı elindeki odunu.
***
Ertesi gün küllenmiş bir ateşin etrafında
donarak ölmüş altı insan cesedi bulundu. Her
birinin donmuş ellerinde sıkı sıkıya tutulmuş
altı tane de ateşe atılmamış odun vardı.
Kaskatıydı elleri: Bir başkası için vermeye yanaşmayan ben