MESNEVİ GÜNEŞİ | Page 201

o ovada , o dağlarda vehim ve hayal bile yol alamaz ; kaybolur gider ! Şu ova , o yeryüzündeki ovada uçsuz bucaksız denizdeki bir kara kıl gibi kalır !”
( Mesnevi , IV / 1088 )
Şöyle bir misal vereyim : İki atlı yolculuğa çıkmışlar . Gece olunca çayırlık bir yere gelmişler . Orada dinlenmeye karar vermişler , atlarından inmişler . Birisi atını bağlamadan , başı boş çayıra bırakmış ve demiş , “ Allah ’ a emanet olsun .” Öbürü de atını bir ağaca bağlamış ve demiş , “ Ya mürşidim , ya şeyhim atım sana emanet olsun .” Sonra uyumuşlar . Gecenin bir vaktinde biri gelmiş , bağlı duran atı almamış , gitmiş bağsız , başı boş duran atı almış . Sabah olunca atını kaybeden adam dönüp öbürüne , “ Sen atını mürşidine emanet ettin , ben ise Allah ’ a emanet ettim . Benim atımı çalmışlar , senin atın bağlandığı yerde duruyor . Bu iş nasıl oldu böyle ?” İşte derviş olan şu cevabı vermiş : “ Allah ’ ın kulları çoktur . Bir kulunun ata ihtiyacı oldu , tuttu atını ona verdi , bak sen yaya kaldın . Ama ben atımı mürşidime teslim ettim , mürşidim hiç uyumaz , o yüzden benim atımı o beklemiştir .”
“ Arifin hali , uyanıkken de budur , Allah , ‘ Onlar uykudadırlar ’ dedi , bunu inkar etme . Onlar , gece
195