MESNEVİ GÜNEŞİ | Page 101

bahsetti . Ruhun , o âlemde bir uçuşu , ufukları aşıyordu ; iştiyak çekenlerin ümitlerinden de ileri gidiyordu , hırslarından da ! O , o yabancı çehreli zatı tam dost buldu , canının Allah sırlarını dilediğini anladı . Şeyh , kâmildi , talibin de tam bir isteği vardı . Yolcu çevikti , at da kapıdaydı . O mürşid , onun irşad edilmeye kabiliyeti olduğunu gördü ; tertemiz tohumu , temiz yere ekti .”
( Mesnevi , I / 1435 )
Peygamber Efendimiz iki günde bir lokma yerdi , yani fazla yemeye içmeye düşkün değildi . Hatta zayıflığından dolayı elbisesi üzerinde düzgün durmadığı için karnına taş bağlardı . Cenab-ı Mevlana ise , üç günde bir lokma yerdi . O da bir gün boy abdesti alırken bedenine bakıyor , bedeninde zayıflıktan bütün kaburga kemikleri bir bir görünüyor ; hemen içinden bir ses geliyor , “ Ah benim Efendim , hem beni çok seviyorsun , hem de sana verdiğim emaneti bak ne hale getirmişsin .” İşte Mevlana şu cevabı veriyor : “ Eğer ben bu emaneti bu hale getirmemiş olsaydım , seni apaçık göremeyecektim .” Yani açlık dediğimiz zaman , eğer insan o açlık içinde gönül verdiği yere yönelirse gıdanın en güzelini alır .
95