tahammül edemez, bir silah kapar, koşarak bir at alır ve askerlerin önünde, küçücük bedeni ve dev
gibi yüreği ile “Ben babamın yanına ölmeye gidiyorum, siz nereye gidiyorsunuz?” diye haykırınca,
askerler utanır, “şu kız ölüme gidiyorda, biz neye yaşıyoruz” nidalarıyla, yıldırım gibi gürleyerek,
düşmana akına koştururlar.
Tümen komutanı Ahmet Derviş Paşa, bu olayı haber alınca, 1920 tarihnde 12 yaşındaki küçük
Nezahat’ı, onbaşılığa terfi ettirir. o artık, kahraman Türk ordusunun bir ferdi ve Nezahat Onbaşı sıdır.
İlk asker elbisesini 1920’de giyer. Erlerin kullanılmayan kıyafetlerinden minik kıza bir haki elbise
dikilir. Çerkes Ethem ile cephede karşılaşır. Asker elbiseli bu küçük kızı merak eden Çerkes Ethem,
niye bu kıyafetleri giydiğini sorar.
Nezahet’in cevabı, “Ben askerim.” olur. Askerin silahı olmazsa asker olmaz, diyen Çerkes Ethem
çatışmalarda ele geçen bir Yunan filintasını ona silah olarak verir.
Nezahat Onbaşı’nın ATATÜRK ile Karşılaşması
Birinci İnönü Muharebesi’nde cepheye gelen Atatürk alayın sembolü Nezahet’le tanışır. Atatürk’ün
sebeb-i ziyareti aslında Alay Komutanı Hafız Halit’i denetlemektir.
Atatürk komutan çadırında kulaklarında küpe, asker elbiseli olarak Nezahet Onbaşı ile karşılaşınca çok
şaşırır.
Yanındakilere sorar, “Kim bu?” diye.
Komutanımız Albay Halit’in kızı cevabını alınca daha da şaşırır.
Sonra ona sorar, “Ne arıyorsun sen burada?”
O da vecize haline gelen sözünü söyler: “Ben askerlerin kalesiyim, dönmek isterlerse karşılarında beni
bulurlar.”
Cevap ATATÜRK’ün çok hoşuna gider. Küçük kızı sever.
Nezahat Onbaşı ve ATATÜRK Bursa Ahudağ eteklerinde, Bozüyük’te Atatürk’ün özel vagonunda ve
Akşehir’de olmak üzere üç kez daha cephede karşılaşırlar
İstiklal Harbi sona ermiştir…
Nezahat Onbaşı babasıyla birlikte İstanbul’a yerleşir. Okuma sevgisi ve asker olma isteği yüreğinden
hiç çıkmaz. İstiklal Harbi’nin kahramanlarından Yüzbaşı Rıfat ile 1931’de evlenir.
Çift, Soyadı Kanunu çıktığında “Baysel” soyadını alırlar.