KILAVUZ HATİCE
8 Mayıs 1920 tarihinde Pozantı’ya sıkıştırılan Fransızlar çok kritik bir duruma düşmüşlerdi. Zira, etrafı
kuşatmış olan Türk kuvvetlerinin yapacakları taarruz, kendilerinin yok edilmesine sebep olabilirdi.
Fransız kumandanı buhranlı dakikalar geçirmekteydi. Bu sırada, bir Hızır gibi yetişen genç bir Türk
kadını, güya ufak bir ücret mukabilinde Fransızları bu müşkül durumdan kurtarmayı kabul etmişti...
Kendilerine sözde kılavuzluk ederek Türkler tarafından ihmal edilmiş bir istikâmetten onları selâmete
çıkaracaktı.
Kararlaştırılan saatte harekete geçen Fransızlar; gece karanlığında –güvendikleri bu Türk kadının
kılavuzluğunda– onlar için meçhul bir semte doğru gidiyorlardı. Güneş ışımağa başlayınca kılavuzların
ortada görülmediğini farkeden Fransızlar o civarın en ârızalı bir yerine, Karaboğazı’na sıkıştırdıklarını
büyük bir acı ile anlamakta gecikmediler. Ama, iş işten geçmişti. Tam bu sırada, başlayan Türk taarruzu
vaziyetin vehametini büsbütün arttırmış ve Fransızlar için tek ümit, Karaboğazı’nı vurup geçmek
olmuştur. Ancak bu hareketin başlaması ile beraber çok kuvvetli bir yaylım ateşine maruz kalan
Fransızlar’ı, bu baskını yapan müfrezeye bir kadının kumanda ettiğini dehşetle görmüşlerdi. Bu kadın,
kendilerine kılavuzluk eden kadından başkası değildi. Ve onun cesaret ve mahareti sayesinde bu
Fransız kuvveti tamamen esir edilmiş, küçük de olsa bir çıban ortadan kaldırılmış oldu.