Martı Eylül 2014 Sayı 44 | Page 72

nirvana Paylaşımlarımıza kaç kişinin “like” yaptığı ya da “retweet” ettiği ile ölçümlediğimiz bir sosyalleşme. Hatta artık doğum günlerinde arkadaşlarımızı aramamıza, onlara küçük sürprizler sunmamıza filan da gerek kalmadı. Zira hazırı var sosyal medyada . Mesajı yaz, yanına bir pasta ya da çiçek koy olsun bitsin. Hatta cenazeye bile gitmeye gerek kalmadı. Taziye mesajlarını yaz. Kim girecek bu trafiğin içine, ne gerek var? Bu denli iletişim çağında iletişemiyoruz. Gittikçe yabancılaştığımız sahte cennetlerimizin içinde kapana sıkıştık, kaldık. Kendi yaratığımız ve adını modernleşme diye koyduğumuz bu labirentin içinde peynir arayan fareler gibiyiz. Peki peynirin adı ne? Sevgi… Buraya kadarını biliyoruz. Peki ne yapacağız dediğinizi duyar gibi oluyorum. Öncelikle sürekli yalnızlığın bir özgürlük değil, aslında bir problem olduğunu kabul etmemiz gerekiyor galiba. Ve yalnız kaldığımızda vaktimizi neyle geçirdiğimize bize ya da başkalarına değer katan, üretken işler yapıp yapmadığımıza bakmamız. 72