sevi’ye gelenler
İşte böyle bir zamanda, daha önce
bana yazarı tarafından hediye edilmiş
ve ismime imzalanmış bir kitap; “sıra
bende” der gibi göz kırptı rafların
arasından. Adı Bişnev. Anlamını söyleşinin
içinde okuyacaksınız. Hani tam zamanı
dediğimiz anlar vardır ya, işte Bişnev’le
tanışmamızın tam da zamanıymış,
okuyunca anladım. Bazen kitap mı sizi
okur, siz mi kitabı okursunuz, şaşırır
kalırsınız. Kafamdaki bir çok soruya
cevap verdi içindeki kahramanlar,
kimi zaman düşündüm, kimi zaman
şaşırdım, kimi zaman hayret ettim, kimi
zaman hüzünlendim. Bir kez daha bizim
Ferrarisini Satan Bilge’ye hak verdim.
Hem öğrenci hazır olduğunda gerçekten
de öğretmenlerin satır aralarından
bile karşına çıktığına bir kez daha
şahit olduğum için, hem de Ferrarisini
satmasının ne kadar da derin bir manası
olduğunu Bişnev karakterlerinden daha iyi
öğrendim.
Mevlana, Şems, Ferhat ile Şirin, Leyla
ile Mecnun, hatta Sezai Karakoç ve
Mona Roza’sı... Bilge Hace, Aylin,
Cengiz ile tarihten bu döneme gelen,
evrilen, devrilen, aranan, bulun an ya
da hiç bulunamayan aşk... Öyle bir
aşk ki, aşıkları aşıklığından, maşukları
maşukluğundan utandırır. Öyle bir aşk ki,
sanıldığı ve bilindiği gibi değil. Bugün loş
ışıkların sarhoşluğuyla öylesine alelade
söylenen ve tutkuyla üstü örtülmüş “seni
seviyorum” sözlerine biraz kuşku ile
baktırır. Çünkü kitaptaki alemin içinde
“seni seviyorum” bir vaattir. Söyleyen
büyük bir kalp sorumluluğunun içine girer.
Ve dil ile değil, gönül ile söylenir. Gönül
28
ile söyleyebilmek için konuşmayı değil,
susmayı bilmek gerekir. Diğer konuyu hala
düşünüyorum; kavuşunca aşk olur mu?
Ve diliyorum; “Rabbim, Kavuşana da ‘aşk’
olsun.”
Sinan Yağmur’u tasavvufla ilgilenen,
ilgilenmeyen herkes tanır. Yazdığı
kitaplar yok satar ve kısa zamanda biter.
Konya’da yaşar ama O’nu yaşadığı şehirde
bulmak pek mümkün değildir. Çünkü
O, ya yurtdışında ya da yurt içinde, bir
köyde, kasabada, üniversitelerde, sosyal
etkinliklerde, imza günlerinde, tasavvuf
üzerine sohbetler gerçekleştirmek,
okuyucusuyla buluşmak, konuşmak üzere
hep yollardadır
Okuyucusunu derin zaman yolculuklarına
götüren bu günün aşkları ve tasavvufu
bütünleştirerek kitaplarına yansıtan yazar
Sinan Yağmur’la son kitabı Bişnev, hayat
ve aşk ve tasavvuf üzerine konuştuk. Eğer
siz de tasavvuf kapısının eşiğinde duruyor
ve kapının açılmasını bekliyorsanız,
bu söyleşi tam zamanında sayfanıza
bir retweet, bir paylaşım olarak size el
sallayacaktır. Ve siz de satır aralarından
beslenenlerdenseniz, şifa niyetine olsun
diyerek sizi röportajımızla baş başa
bırakıyorum.
“Tasavvuf insanı insanda
bulma ve iç huzura erme
kapısıdır.”