Martı Eylül 2014 Sayı 44 | Page 28

sevi’ye gelenler İşte böyle bir zamanda, daha önce bana yazarı tarafından hediye edilmiş ve ismime imzalanmış bir kitap; “sıra bende” der gibi göz kırptı rafların arasından. Adı Bişnev. Anlamını söyleşinin içinde okuyacaksınız. Hani tam zamanı dediğimiz anlar vardır ya, işte Bişnev’le tanışmamızın tam da zamanıymış, okuyunca anladım. Bazen kitap mı sizi okur, siz mi kitabı okursunuz, şaşırır kalırsınız. Kafamdaki bir çok soruya cevap verdi içindeki kahramanlar, kimi zaman düşündüm, kimi zaman şaşırdım, kimi zaman hayret ettim, kimi zaman hüzünlendim. Bir kez daha bizim Ferrarisini Satan Bilge’ye hak verdim. Hem öğrenci hazır olduğunda gerçekten de öğretmenlerin satır aralarından bile karşına çıktığına bir kez daha şahit olduğum için, hem de Ferrarisini satmasının ne kadar da derin bir manası olduğunu Bişnev karakterlerinden daha iyi öğrendim. Mevlana, Şems, Ferhat ile Şirin, Leyla ile Mecnun, hatta Sezai Karakoç ve Mona Roza’sı... Bilge Hace, Aylin, Cengiz ile tarihten bu döneme gelen, evrilen, devrilen, aranan, bulun an ya da hiç bulunamayan aşk... Öyle bir aşk ki, aşıkları aşıklığından, maşukları maşukluğundan utandırır. Öyle bir aşk ki, sanıldığı ve bilindiği gibi değil. Bugün loş ışıkların sarhoşluğuyla öylesine alelade söylenen ve tutkuyla üstü örtülmüş “seni seviyorum” sözlerine biraz kuşku ile baktırır. Çünkü kitaptaki alemin içinde “seni seviyorum” bir vaattir. Söyleyen büyük bir kalp sorumluluğunun içine girer. Ve dil ile değil, gönül ile söylenir. Gönül 28 ile söyleyebilmek için konuşmayı değil, susmayı bilmek gerekir. Diğer konuyu hala düşünüyorum; kavuşunca aşk olur mu? Ve diliyorum; “Rabbim, Kavuşana da ‘aşk’ olsun.” Sinan Yağmur’u tasavvufla ilgilenen, ilgilenmeyen herkes tanır. Yazdığı kitaplar yok satar ve kısa zamanda biter. Konya’da yaşar ama O’nu yaşadığı şehirde bulmak pek mümkün değildir. Çünkü O, ya yurtdışında ya da yurt içinde, bir köyde, kasabada, üniversitelerde, sosyal etkinliklerde, imza günlerinde, tasavvuf üzerine sohbetler gerçekleştirmek, okuyucusuyla buluşmak, konuşmak üzere hep yollardadır Okuyucusunu derin zaman yolculuklarına götüren bu günün aşkları ve tasavvufu bütünleştirerek kitaplarına yansıtan yazar Sinan Yağmur’la son kitabı Bişnev, hayat ve aşk ve tasavvuf üzerine konuştuk. Eğer siz de tasavvuf kapısının eşiğinde duruyor ve kapının açılmasını bekliyorsanız, bu söyleşi tam zamanında sayfanıza bir retweet, bir paylaşım olarak size el sallayacaktır. Ve siz de satır aralarından beslenenlerdenseniz, şifa niyetine olsun diyerek sizi röportajımızla baş başa bırakıyorum. “Tasavvuf insanı insanda bulma ve iç huzura erme kapısıdır.”