Ma première publication PersPective39-Yuksek | Page 9

MP : Hayır . Öncelikle Türkiye ’ de bu gazetenin ne olduğunu gösterelim sonra teşvik alıp İngilizce yayınlayalım diye düşündük . Çünkü Türkiye ’ de ancak siz hayalinizi gerçekleştirdikten sonra insanlar takdir edip teşvik veriyor . Aklındaki güzel fikirleri yaratmak isteyen insanları destekleyen ve onları anlayabilen insan sayısı çok az Türkiye ’ de . Ben yayıncılığa inanan birisiyim . 2017 ’ de tekrar galeri açtığımda tarafsız yayının bir şekilde tehlikeye girebileceğini düşündüm . Gazete , hem okuyucu hem de reklam açısından kendi ayakları üzerinde durabilecek niteliğe sahipti . Ancak ben artık galeride taraflı olduğum için , gazeteyi kapattım .
P : Resim bölümü mezunusunuz . Hiç okuduğunuz mesleği yapmayı düşünmediniz mi ?
MP : Bazen hayat , insanı bir yerlere sürüklüyor . Sanat aslında çok tesadüfi oldu benim için . Dayım , Mustafa Pilevneli , bir ressam . Ben çok uzun zamanlarımı onunla beraber geçirdim . O yaşlar çok da kolay değil ; aklınızda fikirler var ama tam olarak ne yapacağınızı bilemiyorsunuz . Ben de bir şekilde kendimi üniversitede , resim bölümünde buldum . Her zaman ticarete daha yatkın biriydim ve o alanla ilgiliydim , Öte yandan esasen resme yetenekli de değildim bence . Müthiş bir resim yapmanızın artık sanatsal olarak bir değeri yok . İçerik ve konsept çok daha önemli hale geldi . Realist bir resim yapmak artık zanaata giriyor , zanaat da önemli değil günümüzde . Ben o dönemler , sanatçı olamayacağımı ama yine sanatla ilgili başka bir şey yapmam gerektiğini düşündüm . Almanya ’ da doğduğum ve Almanca bildiğim için tesadüfi olarak okula proje için gelen Alman bir sanatçıya tercümanlık yaptım . Derken o sanatçı beni Beral Madra ile tanıştırdı . Sonrasında Beral Madra ile çalışmaya , ona sponsorluklar bulmaya başladım . Evrile evrile bu noktaya geldik .
P : Bir röportajınızda bulunduğunuz mekanın önemli olmadığını belirtmiştiniz . Galerist , Dolapdere Pilevneli veya Pilevneli Mecidiyeköy ’ e
İnsanlar
bir şeye para
ödüyorsa bunu
konuşmak
zorundasınız .
bağlanma hissi yaşamadınız mı ?
MP : Ben durağanlığa inanan birisi değilim . Her şeyin gelip geçici olduğuna inanıyorum . Sanat ilerleyen bir şey , formu da hep değişiyor . 10 sene önceki kuralların şu an hiçbir geçerliliği yok . İnsanın kendi içinde kendi yerini bilmesi gerektiğine inanıyorum . Aslında her şey bir kabuk ; Galerist de bir kabuktu , Pilevneli Mecidiyeköy de . Kabuğun içindeki beyin önemli . Şu an içinde bulunduğumuz odayı bile Türkiye ’ nin en gözde sanat mekanı haline getirebiliriz , yeter ki bir fikrin olsun . Bu düşünce belki herkes için geçerli olmasa da beni teşvik ediyor : Her seferinde yeni bir şey yaratmak ve yeni bir form bulmak .
P : Galerinizde sergilenecek eserleri veya eserlerine yer verdiğiniz sanatçıları nasıl seçiyorsunuz ?
MP : Tamamen tesadüfi ; sohbetlerden , yan yana gelmekten . Bana hep kiminle çalışacaksın diye soruyorlar ; kiminle çalışacağım önemli değil ki . Ben , sanatçı olacağım diyen insanların çoğunun eşit yetilere sahip olduğunu düşünüyorum . Sadece herkesin yeteneği farklı . Benim için aynı frekansta olabilmek , anlaşabilmek ve hissiyat önemli . Bazen bir sanatçıyla işlerini bile görmeden anlaştığım bile ; onunla sohbetimden , aklındaki fikirlerden dolayı . Zanaat artık önemli değil ; önemli olan beyin ve bakış açısı . O tuttuğu zaman , bir şekilde çalışıyorsunuz .
P : Bir gününüz nasıl geçiyor ? Neler yapıyorsunuz ?
MP : Bütün gün telefonlar ve maillerle geçiyor . Ayın en az 10 günü , günübir-
lik seyahatlerle yapmam gerekiyor . Mümkün olduğunca arabamda müziği açıyorum , sokakta giderken kendimle kalıp düşünüyorum . Benim en çok ilham aldığım an , o an .
P : Sanatın sektörleşmesi veya sektörleştirilmemesi gerektiği her zaman tartışılan bir konu , sanatın bir sektör olması konusunda siz ne düşünüyorsunuz ?
MP : “ Sanat para için mi ?” konusu hep hor görülen , konuşulmaktan kaçınan bir konu . İstanbul Art News ’ ta biz ‘ Piyasa ’ başlığı altında bir ek yaptık . O ekte sanatçıların eserlerinin satış rakamları açısından grafiksel hareketlerini , sektörün trendlerini ele aldık . Yani tabii ki sanat bir sekör olmak zorunda . İnsanlar bir şeye para ödüyorsa bunu konuşmak zorundasınız . Sonuçta biz ticaret yapıyoruz ; bir eseri alıp onu ticari bir meta haline getiriyoruz . Bu bir sektör . Büyük bir ticari tarafı da var bu işin ; bu nedenle bir ciddiyet gerekiyor . Sektörün ilerleyememe sebebi de aslında bu amatör ruh . Amatör ruh ile hiçbir yere gelinmez .
P : Peki Türkiye ’ deki sanat sektörünü nasıl değerlendiriyorsunuz ?
MP : Sanatın sektörleşmesi çok önemli ama maalesef Türkiye ’ de yapılabilmiş , başarılabilmiş bir şey değil bu . Türkiye ’ deki sanat ortamında birlik ve beraberlik duygusu yok . Birçok sektör için bu durum böyle olabilir ama en azından ticari menfaat çerçevesinde organize olmak gerekir ; Türkiye sanat dünyası bunu bile yapamıyor . Bu sektör aslında çok daha güçlü olabilecekken , birlik , beraberlik duygusuyla hareket edilmediği için ne yazık ki güçlü olamıyor . Hak ettiği seviyede değil , yakın zamanda da ulaşacağını düşünmüyorum .
P : Sizin perspektifinizden “ sanat ” ı tek bir kelime ile tanımlayabilir misiniz ?
MP : Samimiyet . Samimiyet , - gerçeklik- çok önemli . P
7