Ma première publication PersPective39-Yuksek | Page 74

f

fenêtre

MODERN DEMOKRASIDE SEÇKi NLER TEOREMi

Ersel Dilbaz edilbaz @ gsuik . co
70

B

esin zincirinin en üst halkasında bulunan insan , varoluşunda ona bahşedilen düşünme yetisi sayesinde çevresini ve dünyayı diğer canlılara göre çok daha farklı algılamaktadır . Yaradılışından beri her geçen gün yapabileceklerinin farkına varan insan , büyük bir kibir ile kendi konumunu yüceltmek ve karşısındakinden daha güçlü olduğunu kanıtlamak için doğaya ve diğer insanlara hükmetme çabası içerisindedir . Bunu tek başına yapamayacağının da farkında olan insan , topluluklar halinde yaşamaya başlar ve bu da devlet ve yönetim kavramlarının ortaya çıkmasını sağlar .
Tarih boyunca çok farklı yönetim sistemleri denenmiştir . Bu denemelerin temel amacı devletin temel unsuru olan insanın hak ve hürriyetlerinin ne kadar genişletilmesi gerektiğinin yöneticiler tarafından kesin bir karara bağlanamaması , iktidar kaynağının kim olduğu ve ideal devlet anlayışı arayışıdır . Hala genel geçer bir kabulün olmadığı toplumu kim ya da kimlerin yönetmesi gerektiği konusu büyük bir muammadır . Çözüm yollarından biri ise “ Seçkinler Teoremi ” bir başka deyişle “ Elit Teorisi ” dir . Bu bir kişinin yönetici olabilmesi için diğer
Elit Teorisi
ilkesinin ana
düşüncesi , bir
toplumdaki
azınlığın
çoğunluğu
yönettiği
yönündedir .
insanlardan ayrıcalıklı ve farklı olması gerektiğini anlatan bir sistemdir . Bu konuyu siyasi iktidarın kaynağını irdelemeden incelemek konunun kavranmasını zorlaştıracağı için öncelikle siyasi iktidarın ne olduğu ve nereden geldiği hakkındaki görüşlere değinmeliyiz .
Kim Yönetmeli
Toplumu kimin yöneteceği konusundaki çözümsüz tartışma aynı zamanda topluluktaki düzenin , devamlılığın ve memnuniyetin en iyi nasıl sağlanacağı tartışmasıyla paraleldir . Bu sorunun bilinen ilk cevabı Platon ’ a aittir . Platon ’ a göre ya krallar filozof olmalıdır ya da filozoflar kral olmalıdır . Bu aslında yöneticilerin seçilmişlik ve üstünlük özelliklerini ortaya koyan bir yaklaşımdır . Yöneten ve yönetilen arasındaki bu fark toplumsal düzenin devam etmesini sağlayan önemli bir unsurdur . Yöneticiler hakkındaki bu görüş iktidarların materyalist temeller üzerine kurulmaya başladığında bile değişmemiştir . Din savaşlarının bitip aydınlanma hareketlerinin başlamasıyla “ kim yönetmeli ” sorusu yerini “ yönetimin meşrutiyeti ” sorusuna bırakmıştır .
Siyasi İktidarın Kaynağı
Bu konuda iki ana görüş yer almaktadır . Birincisi teokratik düşünce ; buna göre tanrı bazı insanları doğdukları topluluğu yönetmesi için doğuştan farklı ve üstün yaratmıştır .