Ma première publication PersPective39-Yuksek | Page 67

neden ağzına yaban elmasıyla dolaştığını sorunca aldığı cevap yaban elmalarının at kestanelerinden daha iyi olduğu olur . Kitaptaki diyalogların neredeyse tamamı saçmalıklar üzerine kuruludur ve biraz öznel bir yargı olacak ama cidden komiktir . Kitabın geneline bakıldığında ve işlenen motifler ile birlikte düşünüldüğünde bu absürdün de bir anlamı olduğu belli olur . Karakterlerin hepsi savaştalar ve kitabın bize sunduğu mesaj çerçevesinde deliler . Dolayısıyla bu okura komik gelen saçma diyaloglar aslında o ortamda bulunmuş olan Heller ’ ın savaşan insanların ne kadar delirdiğini göstermek için seçmiş olduğu bir dildir . Evet , bir yerden sonra komik gelebilir ama kitapta hiçbir karakter bu konuşmaları şakalaşma olarak algılamaz hep ciddidirler . Biz kendi rahatımızda okuyunca komedi olarak görürüz ancak Madde 22 ilk bakışta görüldüğünden daha gerçekçidir .
Kitabın özetini veya nasıl bittiğini yazmak istemiyorum ; okuyunuz , okutunuz . Ancak başlıktaki 4 mecranın diğer 3 ’ üne değinmek istiyorum . 70 yapımı filmi , Amerikan seyircisi tarafından kült olarak nitelendirilen bir film ancak tıpkı roman gibi , Türk izleyicisinin radarına henüz tam anlamıyla girmiş değil . Alan Arkin ’ in Yossarian ’ ı canlandırdığı film , olayları kronolojik yansıtması dışında hikâyeyi 2 saatlik kısa zamanında güzelce toparlayabiliyor . Üstelik oyuncu kadrosunun geri kalanı da yıldız kadrosu : Orson Welles , Anthony Perkins , Jack Gilford , Martin Sheen , Jon Voight … Birkaç karakterin eksikliği dışında izleyenler tarafından ve daha da önemlisi Joseph Heller tarafından sevilmiş bir yapıt .
Biz kendi rahatımızda okuyunca komedi olarak görürüz ancak Madde 22 ilk bakışta görüldüğünden daha gerçekçidir .
Keşke aynı yorum 2019 ’ da George Clooney yapımcılığındaki dizi için de yapılabilse . Streaming platformlarının popülerliğinin ışığında Hulu ’ da ortaya çıkan bu 6 bölümlük mini-dizi ne yazık ki , en azından benim gözümde , başarısızdı . Filmin 3 katı süreye sahip iken zaten bundan yaklaşık 50 yıl önce başarılı bir şekilde uyarlanabilmiş bir eseri , romandan aktarılamamış detaylarıyla birlikte aktarma fırsatını gerçeğe dönüştürememek benim gibi yüksek beklentilerle bu diziyi 2 yıl bekleyen okurlar için büyük hayal kırıklığıydı . Sanki bir komedi dizisi gibi uyarlanmış olması yüksek ihtimal en büyük hatalarından biriydi dizinin . Hikâyenin ciddiyetinden uzaklaşılmıştı . Tek sevdiğimi iddia edebileceğim detayı ise Milo Minderbender karakterinin işlenişiydi , bunun dışında geneliyle bekleneni karşılayamadı .
Gelelim kronolojiden uzak bir şekilde işlenmiş tek uyarlamaya , ironik bir şekilde Amerikan askerlerini anlatan bu yapıtı benim izlediğim uyarlamalar arasından en iyi resmeden İstanbul ’ da Semaver Kumpanyası ’ nın oynadığı oyundu . Çok büyük beklentilerle gittim ve tatmin edilmem cidden zordu ama Serkan Keskin ve ekibi bunu başarıyla yaptı . Sahne kullanımından hikâyenin özündeki ciddiyetin ve kalbindeki dramın yansıtılmasına kadar olmamış diyebileceğim hiçbir an görmedim oyunda . Üstüne üstlük , toplamda yaklaşık 10 kişilik bir ekibin oynadığı oyunda Yossarian ’ ı canlandıran Serkan Keskin dışında her oyuncu birkaç rolü oynuyor ve bazı anlarda bir oyuncunun bir karakterden diğerine geçişini , Brecht kokan bir mise-enscene eşliğinde , sahnede yapması da olağandışı bir tat katıyor bu görsel şölene . Her fırsatı olan tiyatro severe önerimdir .
İngilizce ’ de “ Catch-22 ” durumu , içinde bulunulan durumdan çıkmak için , çıkıldığında elde edilen bir şeye ihtiyaç olunması ve dolayısıyla çıkmaza girmek anlamına gelir . Kitabın yarattığı etki o kadar yüksek ki kitabın adını duymamış insanlar kitabın adını gündelik hayatta kullanmaktadırlar . Aynı ölçekte olmasa da bir yarında Türkiye ’ de de benzer bir etki yaratması dileğiyle . İyi günler iyi sabahlar . P
63