Ma première publication PersPective39-Yuksek | Page 63

çok yıl yaşamayı , mükemmel bir yerde sonsuz yıl yaşamayı da arzulamıyorum . Benim amacımı yargılayan sizlerinse amacının bu olması da kara mizah galiba . Acının gücünü anlayamıyorsunuz . Sizi yaşatan , sizi öldüren , ilham veren , pes ettiren güzel acı ! Bunu okusaydınız son cümlenin altını çizerdiniz ama hiçbirinizin acıyı kucaklamaya gücü yok . Ne tezat ! Ben , zavallı bir erkek , her aşkıma tüm uzuvlarımla , dişlerimle bile , sıkıca sarılırken , siz ulu ve inançlı insanlar , tutkularınız konusunda en az bir tavşan kadar korkaksınız . Kaçak oynuyorsunuz , iki yüzlü olup yaşamak istediğiniz noktada yaşayanları kınıyorsunuz . Tenlerden , harflerden , çizgilerden , müzikten tedirginsiniz . Özgür değilsiniz . Hakikaten , bu koşullarda neden bu çağdan memnun olasınız ki ?
İnançlı olmanın insanı yüce kıldığı zamanlar olmuştur : ibadethaneler heykellerle , mozaiklerle , devasa resimlerle kaplıyken , kutsal metinler hattatlarca aylar süren emekle bezenirken ... Ama biz -evet , biz- bu devri de kapattık . Kendimizi dahi pazarlamamız gerekiyor artık , büyük bir şeyin parçası olmamız önemli değil , büyük bir şey olmanın ihtişamı gözleri kör ediyor .
Görkemli zamanların gözde adamı olmazdım . Bir lider değilim , bir konuşmacı , bir savaşçı , bir yalancı , bir politikacı olabilecek hamur da yok bende . Bir meyhanede soytarı olurdum . İstenilen şarkıyı söyleyemeyince kıçıma tekmeyi yiyip kenara atılırdım . O zamanların görkemli adamları da bugün defolu olurdu zaten . Erken yaşta , hiperaktif tanısı konulmuş , narsist Ritalin bağımlıları olurlardı . Küçük kabinlere ayrılmış boğucu ofisteki içmeye çağrılmayan arkadaş ...
“ Peygamberiniz olmaya geldim .” diye başlamışım bir şiire . Bu bile ideal bir inanç düzeninde beni cehennemde yakmaya yeter . Ama yanmayı , görkemli zamanların “ ene ’ l Hakk ” ının derisini yüzen insanlarıyla sadece yaşamaya bile tercih ederdim herhalde .
Cesar Mendoza gibi , cennet yolunda bile isyan ederdim ben de .
“ Eğer tanrı intihar edenleri / ve Nietzsche ’ yi /
Cehenneme gönderirse
Cehennemde yanmayı tercih ederim ben de ”
Sonra da ekler . “ Tanrı dürüstlüğü sever .”
İnsan suretleri resmetmeyi tatmin edici buluyorum . Bütün gün sokaklarda metelik toplayan bir dilenci , avare bir kaldırım mühendisi gibi yüzler topluyorum . İnsanlarım ... Sizi seviyorum . Kemerli burnunuzu , kırışıklıklarınızı , lekelerinizi ve beni kınayan inançlı gözlerinizi bile seviyorum . Benim elimde yeniden canlanıyor yüzünüzde yaşanan duygu sahneleri . Tanrıyı yadırgamamı bu sebepten anlamış olmalısınız , bu
sahneyi o yaratmadı . Sizler yıllarca , saniye saniye kendini işleyen tablolarsınız . Size kızıyorum ve küsüyorum , biliyorum ama büyük memeleriyle çocuklarını emziren bir anne gibi sizi yalnızca sevmeye devam ederek terbiye etmek istiyorum . Yaşanmışlıklarınıza , yaşlılıklarınıza hayranım ama dar kafalarınızdan , sınırlarınızdan , duvarlarınızdan nefret ediyorum . Beni neden anlamadığınızı anlamıyorum .
Sizi kucakladığımı da-
--
Ben tutarsız değilim . Ben yalnızca hezeyanlarını dile getirebilecek kadar cesur biriyim . Saniyelik hayat karelerinin hesabını yapan bir cimriyim belki ama onlarla bir hazine yarattım .
Size sizden anlar topladım . Bu yaratının sebebinin sizin acılarınız olduğunu görmenizi istedim . Size yaşayan , öldüren , ilham veren , pes ettiren acıyı kucakladığımı söylemiştim .
Atay defteri kapattı . Beyni ona yazdıran sebepten sızlıyordu . Biraz oyalandı , düşündü . Burnunu çekti . Kendine acıyordu ama bütün insanlık için yas tutuyordu .
Atay , doğduğundan beri bir cenaze portrecisiydi .
Ve kendine acıyordu .
Ama bütün insanlık için yas tutuyordu .
Atay , tetiği çekeceği günü beklediğini de rahatlıkta itiraf edebilirdi . Tanrı dürüstlüğü sever .. P
59