Ma première publication PersPective39-Yuksek | Page 62

f fenêtre

TANRI DÜRÜSTLÜĞÜ SEVER

Garipsiyorsunuz çünkü özlem duyuyorsunuz . Bir tablonun önünde en fazla dikilen hiçbir zaman en bohem olanınız olmaz . Kim duvara daha çok sırtını yasladıysa o daha çok yadırgar benimkileri . Çünkü bu çağ ne kadar özgür kıldıysa beni , o kadar da hapseder sizi .
Ece Küçükdeğirmenci ekucukdegirmenci @ gsuik . co
58

B

en bu çağın insanı olmak için doğmuşum . 21 . yüzyıl arabeski severlerin hoşlanacağı bir düşünce değil bu . Çelimsiz ve tembelim . Yalnızca derin bir tutku duyduğum fısıltıları bağırabilirim . Şişe kapağı dahi açamam , bir yük taşımak için kibarlığımı kullanırım . Pek zeki de sayılmam , en azından akademik bir başarım olmadı hiç . Bir erkeğin bu meziyetlerin hiçbirine sahip olmaması hoş karşılanmaz . Ama şarkı söyleyebilirim , resim çizebilirim . Yazabilirim . Bu boş zihnin içinden geçen , zayıf bir insana ait serzenişleri hepiniz için kâğıda kazıyabilirim .
Beni yüceltirler . Tuvale çizdiğim üç çizgi için , acizliğime övgüler dizdiğim satırlar için beni yüceltirler . Duygularıyla dolandırırım insanları ve ben bunu bu çağı anlamamış kimseye açıklayamam . Beni garip bulurlar , yıkılmışlığımı doğumumdan gelen bir özür sanırlar . Ne acı !
Şanslı bir Orta Çağ çocuğu olsaydım ve bu şans , köylü bir kadının yetimi olmak yerine bir lordun oğlu olma fırsatını bahşetseydi bana ; doğumumda ormana terk edilmesem bile her geçtiğinde kölelerin dahi acıdığı bir utanç kaynağı olurdum . Kılıç kaldıramayan feminen bir yaratık , bir kafir , diplomasi yapabilmek için fazla duygusal bir çocuk ... Lord babam bana bakınca herkesin içten içe yaşadığı duyguları kafamın içinde tutamadığım için utanırdı , kendi babam gibi . Ama bu çağ
“ Peygamberiniz olmaya geldim .” diye başlamışım bir şiirime .
bunu övüyor . Tanrıların ve gazaplarının zamanı bitti , dinsizliğin altın zamanını yaşıyoruz .
Biliyorum ki tanrı sanatımı beğenmezdi . Lord babam gibi utanç duyardı . Oysa ben prangasızlığın yarattığı devinime inanıyorum . Ben kollarımda , ellerimde ipler olmadan çizdiğimde size bir şey hissettirebiliyorum . Size duvarlarınızın dışından bir çakıl , bir çiçek getiriyorum . Garipsiyorsunuz çünkü özlem duyuyorsunuz . Bir tablonun önünde en fazla dikilen hiçbir zaman en bohem olanınız olmaz . Kim duvara daha çok sırtını yasladıysa o daha çok yadırgar benimkileri . Çünkü bu çağ ne kadar özgür kıldıysa beni , o kadar da hapseder sizi .
Gökyüzüne tapmak zorunda değilsiniz , bizden öte değil artık orası . Güneş ’ e dua etmeniz , Ay ’ a kurban vermeniz gerekmiyor . Deniz sizin için sadece manzara da olabilir . “ Bir tanrın yoksa amacın ne olabilir ki ?” Böyle diyorlar bana . Bu çağın kullanılmış mendili olmak dışında vasıf gerektirmeyen bir amacım var . Hissetmeye , hissetmeye , hissetmeye doymaya yönelik bir amacım var . Dindarlar beni anlamıyor . Beni boş bir kutuya benzetiyorlar ve beni doldurmaya çalışıyorlar . Dolmuyorum , taşıyorum . Onları kızdırıyorum , yazılarımla çizimlerimle değil , varlığımla onları kızdırıyorum . Gözlerinde inkarımın sarstığı inançlarının kör suretini izliyorum . Ne diyebilirim , tanrınızın sanatını beğenmiyorum . Daha