Ma première publication PersPective39-Yuksek | Page 36

D

Dosya

DÜNDEN BUGÜNE TÜRKİYE ’ DE İNANÇLARIN DÖNÜŞÜMÜ

Türkiye ’ de yaşanan inanç dönüşümlerinin günümüze neden uyum sağlayamadığının ve olumsuz yönlerinin açıklamaları .
Elif Ece Ertan eeertan @ gsuik . co

H

34 er ne kadar 10 Nisan 1928 itibariyle İsmet İnönü ve 120 arkadaşının birlikte verdiği yasa önerisiyle anayasanın 2 . Maddesinden “ Türkiye Devletinin dini , İslam ’ dır ” kuralı çıkarılsa da günümüzde İslami inançlar kendini hala eğitimden siyasete birçok alanda göstermektedir . Türk toplumunun Talas Savaşı ile tanıştığı ve uzun yıllardır ülke genelinde en çok inanılan din olan İslamiyet , tabii ki de bu süreçte belli başlı dönüşümler yaşamıştır . Çünkü kültür ve geçen zaman dinleri etkiler , onlara belli başlı dönüşümler yaşatır . Türk toplumu da İslamiyet ’ i kendi gelenek ve görenekleriyle harmanlayarak ona belli başlı dönüşümler yaşatmıştır . Bu dönüşümlerden bazıları günümüz koşullarına uyum sağlayamayarak tamamen özünden kopmuş ve yanlış yorumlanarak toplumu olumsuz etkilemiştir .
Gün geçtikçe nüfusu daha da hızlı artmaya başlayan Türkiye , şu an resmi evraklara göre 82 milyon 3 bin 882 vatandaşa sahiptir . Bu vatandaşların % 82 ’ si Müslüman , nüfusun % 85 ’ inin anadili Türkçe iken Arapça bilen insan sayısı ülke genelinde yaklaşık 400.000 ’ dir . Türkçe konuşanların Arapça konuşanlara göre sayıca üstünlüğü her ne kadar açık olsa da 1932-1950 arasındaki yıllar dışında ezan hep Arapça okunmuştur . Diyanet İşleri Bakanlığı ’ nın istatistiklerine göre , Türkiye ’ de 84.684 cami bulunuyor ve bu camilerden her gün Arapça ezan okunuyor . Vatandaşların çoğu ise hiç anlamadığı ama sürekli olarak duyduğu bu ezanı huşu içinde dinliyor . MAK Danışmanlık ’ ın topladığı verilere göre ise nüfusun % 22 ’ si düzenli olarak namaz kılıyor ve camilerde kılınan namazlar yine Arapça ola-
Kur ’ an ’ daki ayetlerde İslam ’ ın sevgi , barış ve hoşgörü dini olduğu söylenmesine rağmen Türkiye ’ de kadına , çocuğa ve hayvana şiddetin her yıl artması . rak kılınıyor . Kur ’ an ’ da ilk vahyin “ oku ’’ emriyle başlaması ve günümüzde toplumun çoğunluğunun asla okumadan , anlamadan ve inandığı dini özümsemeden ezbere , göstermelik bir dini sorumluluk algısı yaratmaya çalışmaları aslında inançlarımızın geçmişten bugüne sığlaşmaya doğru dönüşümünü gözler önüne sermektedir .
Konu inançların dönüşümü olunca zaman geçtikçe en çok değişim yaşanan başlıklardan birisi kadın- erkek ilişkileri olmuştur . Nisâ Suresi 3 . Ayet bir erkeğin belli koşullar altında dört kadına kadar çok eşli evlilik yapabileceğini izah eder . Eskiden böyle bir inanış olmasının sebeplerinin başında yapılan savaşlar ve azalan erkek nüfusu gösterilebilir . Yaşanan savaşlar sonunda ülkelerde kadınların sayısı erkeklerin sayısından oldukça yüksek olabilmektedir . Kadınların muhafaza edilmesi , tecavüze uğramalarının önlenmesi , geçimlerinin sağlanması ve zinadan kaçınılması için erkeğin birden fazla kadınla evlendiği durumlar geçmişte fazlasıyla görülmüştür . Aynı zamanda savaşlardan dolayı azalan nüfusa karşı önlem almak ve doğurganlığı arttırmak için de böyle bir yönteme başvurulduğu görülmüştür . Oysa Türkiye ’ de 17 Şubat 1926 ’ da İsviçre Medeni Kanun ’ u örnek alınarak TBMM ’ de kabul edilen ve 4 Ekim 1926 tarihinde yürürlüğe konulan 743 sayılı kanun ile erkekler kadar kadınların da hakları gözetilmeye başlandı ve herhangi bir durumda kadının erkeğe bağımlılığı ya da erkek tarafından korunması gibi bir gereklilik ortadan kalktı . Kadın erkek nüfusu üzerinden gidecek olursak günümüz Türkiye ’ sinde eskiden olduğu gibi kadın erkek nüfusu arasında bir uçurum yok . TÜİK , “ İstatistiklerle Kadın 2018 ” çalışmasının sonucu olarak kadınların