Ma première publication PersPective39-Yuksek | Page 34

D

Dosya

Podyumdaki Dönüşüm

Yaşadığımız dünya değişiyor . Teknoloji , siyaset , sanat , spor … Hiçbiri artık yerinde durmuyor . Durmasın da zaten . Eee her şey değişirken modanın da yerinde duracak hali yoktu . Başta modanın sergisi olan podyumlar bile şu an bir değişim fırtınasının kalelerine dönüşmüş durumdalar .
Eren Özlü eozlu @ gsuik . co
32
ıllardan 1999 . Yer Alexander McQueen İlkbahar / Yaz defilesi . Yeni bir dönemin kapıları açılmak üzere . Ama seyircilerin hiçbir şeyden haberi yok . Bir manken , beyaz düz bir elbise ile süzülerek bir platformun üzerine çıkıyor ve platform dönmeye başlıyor . Manken hareket ettikçe iki yanından birer robot kol havaya kalkıyor ve mankenin üzerine boya sıkmaya başlıyor . Tam anlamıyla bir modern sanat şovu . Bu şov 90 ’ larda yavaş yavaş kendini gösteren kreatif podyum örneklerinin kesin başlangıç noktası oldu ve modada yeni bir dönemi başlattı .
Bu şov ne kadar beğenildiyse bir o kadar göz korkuttu . Kimse böyle bir riske girmek istemiyor , daha doğrusu koleksiyon tanıtımının içine böyle bir şov eklemeye cesaret edemiyordu . Yani bu şovun 2000 ’ lerin başlangıcında moda dünyasına kattığı tek şey podyumlara değil koleksiyonlara şov ekleme özgürlüğünden başka bir şey değildi .
Bu şov ne kadar
beğenildiyse
bir o kadar göz
korkuttu .
2008 ’ e geldiğimizde ise modanın kralı sonbahar / kış sezonu için unutulmaz bir defile düzenliyor . O dönem Chanel ’ in başında bulunan Karl Lagerfeld ‘ kalıpları olan ’ bir moda evinin başında olmasının yaratıcılığını engellemesine ve markanın değerinin düşmesine izin vermeyerek defilenin de koleksiyon kadar çarpıcı olmasını istiyor . Bu nedenle o yıl podyuma devasa bir atlıkarınca kurduruyor . Tabii ki atlı karıncanın üzerinde oyuncak olarak da devasa çantalar , ayak-
kabılar ve rujlar bulunuyor . Herkes bu konsept fikrini o kadar çok beğeniyor ki . Daha doğrusu o güne kadar birçok konseptli koleksiyonu gören izleyiciler ilk defa konsepti bu kadar yaşatan bir podyum gördükleri için hayranlıklarını saklayamıyorlar . Tabii bu da Karl ’ a çok ciddi bir güç ve diğer tasarımcılara da yaratıcılıklarını kullanmak için fırsat veriyor .
Karl Lagerfeld 2012 İlkbahar / Yaz defilesinde ünlü şarkıcı Florence Welch ’ e devasa bir istiridye kabuğunun içinde şarkı söyletip “ Venüs ’ ün Doğuşu ” nu canlandırarak , 2014 Sonbahar / Kış koleksiyonunda podyumu bir süpermarkete dönüştürerek ve 2015 Sonbahar / Kış defilesini Fransız geleneksel tarzı ile hazırlanmış bir bistroyla düzenlenmiş bir podyumda gerçekleştirerek bayrağı 2010 ’ lu yılların ortasına dek taşımaya devam ediyor . Fakat 2016 ’ ya girerken onun en eski hayranlarından biri rakip olarak karşısına çıkıyor .
2016 ’ nın koleksiyonları yavaş yavaş çıkmaya başlarken aralarından iki tanesi sıyrılıyor . İkisi de birbirinden iddialı , ikisi de birbirinden yaratıcı .
İlki yine babamızdan geliyor . Karl İlkbahar / Yaz için düzenlediği defilede bu sefer tüm podyumu bir havaalanı terminaline çeviriyor . Alkışlar ne kadar havada uçsa da kabul edelim insanlar artık sadece dekor görmek değil hareket de görmek istedikleri için ikinci defileye daha çok ilgi gösteriyorlar .
İkinci defile 2016 Sonbahar / Kış koleksiyonunda karşımıza çıksa da birçok açıdan şu an en unutulmaz defilelerden sayılıyor . Çünkü Fransa ’ da şahlanmış , artık yavaş yavaş globalleşen Simon Porte ’ un ve markası “ Jacquemus ” nün ismini tüm dünya böylelikle duymuş