Ma première publication PersPective39-Yuksek | Page 41

Mevlana ’ nın en çok bilinen ve kendimce en anlamlı sözlerinden biri tabii ki evrenin muhteşem düzeninin bir parçası olan değişim hakkında . Hiçlikte bile kainatın güzelliğini bulmaya kendini adamış Celaddiin-i Rumi ’ nin bir başka amacı da onu takip edenleri ‘’ güzel olan yola ’’ şevklendirmekti . Değişimi bağrında bulunduran bu amacın getirdiklerini bugün bile görebildiğimizi düşünürsek , belki de kendisine kulak vermeliyiz . Çoğumuzun benzer olma korkusuyla yaşadığı ve ulaşılamazı isteme hastalığına kapıldığı bu yüzyılda evrensel bir etki yaratmak en zoru , fakat Mevlana bize bunun en kolay yolunu gösteriyor : Kendini değiştirmek . Kendini bir tutan bireyin değişim çağrısına dünya neden kulak assın ki ? Bir insana ne çıkacağını göstermeden ona bir tohum verirseniz , ekmeye ne kadar meyilli olacaktır ? Bir de şu açıdan bakalım : Birine kendi içinize ektiğiniz değişim tohumlarının meyvesinden ikram etseniz ? Her şeyin biraz daha farklı ilerleyeceğine eminim . Dünya etrafımızda dönmüyor olabilir fakat biz dünyayla beraber dönüyoruz . Onu durdurmaya çalışmak yerine , ilk önce kendimiz durup bir düşünsek belki her şey çok , çok daha farklı olabilir .
“ Bir şeyi , ancak seni değiştirmesine izin verdiğin ölçüde değiştirebilirsin .” - Tayfun Topaloğlu
Sıcakla soğuğun birbiriyle iletişime geçtiğini düşünelim : Yavaşça birbirlerini sarmaladıklarını , bir olduklarını . Eşit derecede de olsalar , biri diğerine üstün de gelse ; ikisi de birbirini etkiler . Her ikisi de sıcaklığını biraz da olsa değiştirir ; belki biraz ısınır , belki biraz soğur . Birine ne kadar yakınlaşırsak aramızdaki mesafe o kadar daralır , yani aslında o da bize bir o kadar yaklamış olur ; istese de , istemese de . Bu basit matematiği yazmamın sebebi maneviyatta da fizik kurallarının bir bakıma işliyor olduğunu anlatmaya çalışmamdandır . Bir şeyi değiştirmek için onun içine doğru bir yolculuğa çıkmamız gerek ve yerini aldığımız şey elbette ki bizi sarmalayacak . Belki ilk başta fark etmeyeceğiz , sonrasında reddedeceğiz fakat gerçek apaçık ortada olacak : Değiştirdiğimiz kadar değiştik de . Bu yüzden tehlikeli bir kumar bu , ama ortaya neyi koyacağımız , neyi istediğimiz çok önemli . ‘’ Gerçekten değer mi ?’’ bizi geride tutmamalı , fakat bu dikkatli olunması gereken yolda arada sırada kendimize hatırlatmamız gereken bir soru olarak da kalmalı sanırım .
“ Hiç kimse değişime karşı değildir ; yeter ki ucu kendisine dokunmasın .” - Ahmet Hamdi Tanpınar
Türk Edebiyatı ’ nın kanımca yapı taşlarından olan Tanpınar ’ ın bu sözü aslında Topaloğlu ’ nunki ile bağlantılı . Değiştirmek için değişmesi gerektiğini anlayan birey , rahatlığından feragat etme kor-
kusuyla olabilecek her değişimi , sağlayabileceği her iyiliği veya kötülüğü reddediyor . İşte burada değişimin en büyük düşmanlarından biri çıkıyor karşımıza : Bencillik ! Hem de en yakın arkadaşıyla beraber … Korku . Bazen sırf birinden , bazen ikisinden dolayı birey kendisinin ve çevresinin değişimini kabul edemiyor , çünkü biliyor ki alıştığı hayat orada . Evet , belki en iyisi değil onun için , hatta belki en kötüsü ! Fakat korku bilinmeyeni en kötüden bile kötü gösterebilecek güce sahip , ve değişimden bilinmeyen ne olabilir ki ? Canımızı yaksa da , zorlansak da , hatta nefret etsek , tiksinsek de bilindik bizim , onu tanıyoruz . Peki ya değişimle gelecek olan ? Hayır yani , tamam çok iyi olabilir de , çok daha kötü de olabilir ! Sonuçta insanız , korkuyoruz .
39
Bu edebi yolculukta karar verebildiğim tek şey var , o da şu : kendi hayatımız dışında hiçbir şey bizim elimizde değil ve değişim de tam olarak orada , merkezde olmalı . Kaçınılamayacak olandan kaçmamalı , imkansız olana ilk adımla ulaşmayı beklememeliyiz . Evreni değiştirmek için içimizde olanı değiştirmeliyiz ilk : yani kendimizi . P
KAYNAK
https :// www . nobelprize . org / prizes / literature / 1925 / shaw / biographical /
https :// www . tayfuntopaloglu . com / tayfuntopaloglu-sozleri /