Ma première publication a2019-2130-PerpectiveDergiSayi38 | Page 57

değilse bile önemli bir aday oldukları vurgulanıyordu . Birçok kaynağın söylediği gibi bence de bu durumun sebebi akademiye katılan üye sayısının artmasıydı . Her geçen yıl artan üye sayısı ile sonuçların tahmin edilebilirliği arttıyor .
meye alıştığımız McCarthy ’ den çok daha farklıydı . Filmde yine mizah ögeleri vardı ama dram vurgusu daha kuvvetliydi . Şahsen Melissa McCarthy ’ yi izlerken bu rolün üzerinden çok iyi geldiğini fakat henüz bir “ En İyi Kadın Oyuncu ” ödülü için yeterli olmadığını düşündüm .
Yalitza Aparicio ’ nun bu ilk adaylığı olduğu gibi ilk rolüydü de . Hatta o bile şans eseriydi çünkü seçmelere ablasının yerine katıldığını ve kazandığını öğrenmiştik . Açıkcası benim buradaki görüşüm biraz sert çünkü ben bu daldaki adaylığını çok başarılı bir yönetmene ve kaliteli bir filme bağlıyorum . Film yukarı çıkarken Aparicio ’ yu da yanında yukarı çektiğini düşünüyorum .
Ve beni en çok korkutan isim : Lady Gaga . Gerçekten bu ödülü almasın ve 1988 Cher vakasını tekrar yaşamayalım diye ne kadar dilek dilediğimi anlatamam . Oyunculuğu düşündüğümden daha iyiydi , yalan yok ama her sahnesinde , her repliğinde tek düşündüğüm şey Academy ’ nin eski hollywood filmi uyarlaması ve ucuz aşk hikayesi sevdasından dolayı burada olduğuydu .
Son olarak kazanan ismimize geldik : Olivia Colman bu adaylığı ile ismini resmen dünyaya duyurdu . Kendi zaten İngiltere ’ de tanınan bir oyuncuydu ve birçok filmde de İngiltere kraliçelerini oynamıştı . Hatta aday olduğu “ The Favourite ” film ile eş zamanlı
Önümüzdeki törenlerin sunucusuz yapılıcağına ya da sunucunun konuşma süresinin kısıtlanacağına eminim .
olarak Netflix ’ in “ The Crown ” adlı dizisinin üçüncü sezonu kadrosuna Kraliçe 2 . Elizabeth rolü ile katıldı . Bu filmde oynadığı Kraliçe Anne rolü ise gerçekten apayrıydı . Resmen bir role bürünmenin en üst sınırındaydı . Kendini kesinlikle kanıtladığı bir roldü . Tüm tören boyunca en mutlu olduğum an kesinlikle Colman ’ in kazanmasıydı . Gerçekten diğer aktrisler ne kadar iyi oynasalar da bu yıl asla geçilemeyecek bir isimdi benim gözümde .
Bununla birlikte yönetmen , yardımcı oyunculukların ikisi de , görüntü yönetmenliği , şarkı , senaryolar ve tasarım dalları tamamen rahim edilebilirdi . Bu dallarda Academy ’ nin sürpriz yapması bekleniyordu ama yapmadı . Böylece az çok tahmin edilen isimler seçildi . Zaten eleştirmenlerin ve seyircilerin aklında seçilen isimler kesin birici sıradaydı ,
Tartışılanın konuların başında “ sunucu ” meselesi geliyordu . Bu yıl beklenmeyen bir şekilde sunucu adayının homofobik açıklamalarından dolayı görevi bırakması zorunluluğu ile bu kadar büyük bir organizasyon sunucusuz kaldı . Bu bence mükemmel oldu . Şuna kadar gelen en büyük şikayetler törenin uzunluğu ile ilgiliydi . Sunucunun olmaması ile bu sorun doğal yolla çözüldü . Hemen sahneye kazananı açıklayacak isimler geliyor , çok az gırgır şamata yapıyor , ödülü veriyor , kısa bir konuşma ve sıradaki … Bu aşırı derecede ferah bir törene sebep oldu . Özelikle seyirciler buna bayıldı . Kesinlikle bu olaydan sonra önümüzdeki törenlerin sunucusuz yapılacağını ya da sunucunun konuşma süresinin kısıtlanacağına eminim .
Son olarak Kırmızı Halı ’ ya değinecek olursak “ Normalde gördüğümüzden sıkıcı ” gibi yorumların geldiğini görüyor ve hissediyorum . Ama açıkcası ben buna katılmıyorum çünkü bu yılki tören biraz daha ağır topların bulunduğu bir geceydi ve onlar bile kendilerini aşarak giyinmişlerdi . Evet , avangart elbiseler çok yoktu ama zaten 2000 ’ lerdeki uçuk kıyafet modası da yavaş yavaş minimalizme yerini bırakıyor . Ayrıca Billy Porter ’ ın giydiği tuvaleti görüp hala nasıl sıkıcıydı diyorlar anlamıyorum . Sadece genel olarak hep güzel giyinenlerin bu sefer battığı konusundaki eleştirilere kesinlikle katılıyorum .
Size Green Close ’ un Billy Porter ’ a baktığı gibi bakacak insanlarla birlikte olmanızı tavsiye ediyor ve sözümü bitiriyorum . P
53