Ma première publication a2019-2130-PerpectiveDergiSayi38 | Page 56

f fenêtre

POPQUEEN ’ LERDEN UÇAN DADILARA :

91 . ACADEMY AWARDS

Birçok açıdan ilklerin yaşandığı ama bir o kadar da şaşkınlığa uğramadığımız bir Oscar ’ ı daha geride bıraktık . Peki hayatımızda ne bıraktı ? Daha doğrusu , bir şeyler bırakabildi mi ?
Eren Özlü eozlu @ gsuik . co
52

Ö

ncelikle şunu söyleyerek başlamak zorundayım : Birkaç yıldır devam eden biyografi filmi kazanır fikri bu yıl resmen şahlandı . Her dalda aday olan filmlerin çoğu biyografiydi . En başından “ En İyi Film ” dalındaki sekiz film , yarı yarıya bu kurala uyuyordu . Bu dalda olmayan dört aday film daha biyografi niteliği taşıyordu . Üstelik biyografi olamayan “ Green Book ”, “ Roma ” ve “ BLACKk- KLANSMAN ” gibi filmler de buram buram dönem kokan filmlerdi .“ A Star Is Born ” u bu bakışla ele aldığımızda ise senaryosunun dördüncü uyarlama olduğunu görüyoruz . İlki 1937 yılında olmak üzere toplam dört kez çekilmiş bu film . Yani tamamen Academy ’ e oynandı .
Academy ’ e oynanan bir de duyar meselesi vardı ki bu en kötüsüydü . Bunun güzelliğinin kaybolduğu kısım ise kimi filmde gözümüze sokulması kimi filmde de yapmacıklığının taşmasıydı . Bu konuda bence en kötüsü “ Green Book ” tu . İşe yaradı mı ? Yaradı . Doğru muydu ? Kesinlikle hayır . Siyahi sorunlar ele alınmıştı filmde . Biz ise filmi , beyaz adamın çıkan sorunları yatıştırması ve sümen altı etmesi şeklinde izledik . Ana ve dolu karakter siyahi adam olmasına rağmen ( ki senaryo da bunu desteklerken ) Mahershala Ali “ En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu ” dalında aday , Viggo Mortensen “ En İyi
Academy ’ nin sürpriz yapması bekleniyordu ama yapmadı .
Erkek Oyuncu ” dalında aday oldu . Evet , Ali ’ nin rolü durgundu fakat aynı şekilde “ Wife ” da oynayan Gleen Close ’ un da rolü durgundu . İkisi de filmin % 20 ’ sinde parladılar . Her şeyi bir kenara bıraktığımızda filmde zaten bir polis sahnesi vardı ki bence bütün anlattığımı özetliyor .
Benim “ Vice ” ı izlediğimde söylediğim tek bir söz vardı : “ Bu film siyasi yönü yüzünden diğer yedi adaylığı almasa da kesinlikle birini alacak .”. Bahsettiğim dal ise “ En İyi Film Kurgusu ”. Film bu konuda resmen diğer filmleri solluyordu . Aşırı derecede yaratıcıydı . Daha önce yapılmamış ve denenmemiş teknikler uygulanmıştı fakat ödülü “ Bohemian Rhapsody ” aldı . Bu film ilk çıktığı günden beri tarihsel hatalarıyla gündemdeydi üstelik . Mercury ’ nin hastalığına dair
olaylardan , şarkıların çıkış tarihlerine kadar birçok kurgusal hata vardı ve bu herkesçe bilinip konuşuluyordu . Academy bunu değerlendirmeyecekti de neyi değerlendirecekti ?
“ En İyi Kadın Oyuncu ” dalı ise bu yıl bence en çok savaşın verildiği daldı . Bunun sebebi ise beş kadın oyuncunun da diğerlerinden daha farklı özelliklere sahip olmasıydı .
Gleen Close ’ un bu yedinci adaylığıydı . Belli bir kesim onun artık kazanması gerektiğini düşünüyordu . Onun kazanmasındaki bu yoğun istek filmdeki oyunculuğuyla değil , duayen olmasıyla ilgiliydi . Bu yüzden bence iyi ki kazanmadı . Çünkü ne olursa olsun “ artık verilsin diye verilen ” ödüller , hele de belli bir yaşın üstündeki oyunculara , kariyerlerinde yıkım etkisi doğuruyor . Buna olumlu örnek olarak Merly Streep ’ in sadece oyunculuğu sayesinde 2012 ’ de “ Iron Lady ” ile aldığı Oscar ’ ı , olumsuz örnek olarak da DiCaprio ’ nun 2016 ’ da “ The Revenat ” ile aldığı Oscar sonrası yaşamları verilebilir .
Melissa McCarthy , beni bu adaylığıyla çok mutlu etti . Daha doğrusu tamamıyla bu rolüyle çünkü kesinlikle kendi sınırlarını aşmıştı . Komedi filmlerinde gör-