Ma première publication a2019-2130-PerpectiveDergiSayi38 | Page 47

dan sonuna kadar olağanüstü gelişme kat eden bir karakter oldu . Dizi başında belki de sevilmezken dizinin sonunda herkes tarafından sahiplenilen ve sevilen bir karakter haline geldi . Buna katkı sağlayan en önemli şeylerden bir tanesi klasik düşman askeri tiplemesinin arkasında yatan derin kişilikli bir karakter olmasıydı . Sizin Leon hakkındaki düşünceleriniz nelerdir ?
BK : Aslında bu hayatımızda karşılaştığımız bütün insanlar için geçerli bir şey diye düşünüyorum . Birini görürsün onun hakkında bir fikir sahibi olursun . Onun hakkında fikir sahibi olma sebepleri onun dışına yaydığı enerjidir . Onun dışarıdan nasıl göründüğüdür . Senin onu nasıl gördüğündür . Sonra tanımaya başladığın zaman kafandaki fikirler biraz değişir ya da şekil alır . Burada da aslında öyle bir durum vardı . Leon önce çok figür olarak sunuldu seyirciye : İzmir ’ i işgal eden bir kumandanın oğlu ve kibirli görünümlü bir çocuk . İç dünyasını bilmiyorduk , sadece dıştan bu figürü , karakterin kabuğunu görüyorduk . O kabuk yavaş yavaş açılmaya başlayınca daha doğrusu karakter farklı yönlerini göstermeye başladıkça insanlar onu anlamaya başladı .
P : Netflix ’ in ilk Türk orjinal dizisi “ Hakan : Muhafız ” ın 2 . sezonunda yer alacağınız haberini almış bulunuyoruz . Netflix ve proje hakkında ne düşünüyorsunuz ?
BK : Öncelikle çok heyecanlandığım bir proje çünkü ülkemizin geneline baktığınız zaman oynama şansınızın çok yaratılamayacağı rollerden birini oynuyorum . Oldukça değişik bir rol olması benim için çok keyifli oldu . Netflix ’ in şöyle bir güzelliği var : Dünyanın her yerinde farklı farklı diziler yaptırıyorlar . Hepsini izleme şansına sahibiz . İtalya ’ da yapılan , Almanya ’ da yapılan dizileri aynı anda izleyebiliyoruz . Hepsinin çok farklı sanat yönetimi , oyunculukları var . Hepsini teker teker görebiliyoruz . Benim oynadığım iş de aynı hâletin içine girecek ve başka insanlar da bunu görebilecek . Bu çok güzel bir durum bence : Milyonlarca insana sadece bir tık uzakta olmak . Ne olursa olsun ne kadar fazla insana ulaşırsan o kadar mutlu oluyorsun . Bir de tabii ki çalışma şartları olarak
Çok baskı var ancak elimizde olan şansları doğru değerlendirmek yine bizim elimizde .
çok daha düzgün . Sete gittiğiniz zaman kaçta çıkacağınızı biliyorsunuz . O sahnenin hangi saatler arasında çekileceğini bile biliyorsunuz .
P : “ Muhteşem Yüzyıl Kösem ” ve “ Vatanım Sensin ” gibi tarihten ilham alınarak kurgulanmış dizilerde rol aldınız . Bu dizilere hazırlanırken nelere dikkat ettiniz ?
BK : İlk dizim 70 ’ lerde geçiyordu . Öncelikle 70 ’ leri , daha yakın bir tarih olduğu için birebir sağ-sol muhabbetlerini yaşayan aile fertlerimden dinleme şansım oldu . Tarihe genel olarak ilgim olmasının avantajıyla “ Muhteşem Yüzyıl Kösem ” e hazırlanırken Osmanlı tarihine ve karaktere iyice çalışma fırsatım oldu .
Gerçek bir karaktere can vermek çok daha keyifli ve daha sorumluluk getiren bir deneyimdi . “ Vatanım Sensin ” de de aynı şekilde oldu . Verilen belgesellerden , kitaplardan , romanlardan yola çıkarak dönemi kavramaya çalıştım .
P : Son zamanlarda Türkiye ’ deki dizi sektörünü nasıl değerlendiriyorsunuz ?
BK : İnanın bilmiyorum . Son zamanlarda takip edemediğim için dizi sektörü hakkında gerçekten bir fikrim yok . Okul bittikten sonra 4 sene aktif olarak çalıştım . Hep bir işe girdim . Bu ara her şeyden uzaklaştığım bir süreç yaşıyorum . Benim aktif çalıştığım zamandan bu zamana çok fazla bir değişim olmadığını düşünüyorum . Yanlış olan bir sistem söz konusu bence ve bu sistem içinde reytingin kime , neye göre ölçüldüğünü bile bilmiyoruz . Çok beylik laflar etmek istemiyorum hakim olmadığım için ama umarım şu anki “ sistem ” toparlanmaya doğru gider . P
43