Ma première publication a2019-2130-PerpectiveDergiSayi38 | Page 46

BK : Ülkemizde en çok beraber oynamak istediğim isim Hümeyra . Onun dışında konservatuardan dört seneyi birlikte geçirdiğimiz çok yakın üç arkadaşım var . Birbirimizin oyun alanını çok iyi bildiğimiz için onlarla çalışmak isterdim .
P : Oynadığınız karakterlerden “ Evet , bu karakter bana bir şeyler öğretti , hayata bakış açımı değiştirdi .” dediğiniz biri oldu mu ?
42
BK : Hepsi bana bir şeyler öğretti . Sevmeyerek yaptığımız işler de oluyor ister istemez ama onlar da bize çok şey öğretiyor . Geriye dönüp baktığımda hepsi benim hem kişisel hem mesleki gelişimimde etkisi olan basamaklardı . Hepsi bir şekilde dönüştürdü beni .
P : İlk set veya prova gününüzde nasıl hissediyorsunuz , nasıl hazırlanıyorsunuz ?
BK : Çok heyecanlı hissediyorum . Önceki gün genelde uyuyamıyorum . İlk sahne günü olmasına da gerek yok , her oyun öncesinde aynı heyecanı hissediyorum . Bu heyecan hiç bitmiyor , bitmesin de zaten onu yaşamak ayrı güzel . Hazırlanmak için ise özel olarak yaptığım bir şey yok . Ne kadar hazırlanırsan daha çok heyecanlanırsın . Çok normal bir günmüş gibi kalkıyorum , kahvaltımı ediyorum , kahvemi içiyorum .
P : Şu ana kadar içinde yer almaktan en keyif aldığınız proje hangisiydi ?
BK : Laf olsun diye söylemiyorum hepsi gerçekten güzeldi ama ‘’ Muhteşem Yüzyıl Kösem ’’ de çok başka bir haz yaşamıştım çünkü o set benim için profesyonelliğe geçişin ilk adımıydı . Dekor olsun , kostümler olsun , oynadığım karakter olsun hepsi çok büyülüydü . Ayrıca tarihe , Osmanlı tarihine ilgi duyuyor olmam , projeden daha çok keyif almamı sağlamıştı .
Bir oyuncu her rolü oynayabilmeli ama bu özgürlüğünün içinde bir sınırı da olmalı .
P : Yurt dışı ya da yurt içinde keşke bunda yer alsaydım dediğiniz bir dizi / film oldu mu ?
BK : Çok fazla var . Özellikle “ Sonbahar ” ı çok severim çünkü o beni bu mesleği yapmayı ilk düşündüren filmdir . O filmde Onur Saylak ’ ın rolünü oynamayı çok isterdim .
P : Size göre bir aktörün rolü için yapabileceklerinin bir sınırı olmalı mıdır ?
BK : Evet . Bir oyuncu her rolü oynayabilmeli ama bu özgürlüğünün içinde bir sınırı da olmalı . Hangi rolü oynayıp oynamayacağı şeklinde bir sınır değil , oyun alanıyla ilgili bir durum . Her zaman rolünü fazla oynamak da doğru değil , oyuncu kendini dengeleyebilmeli .
P : Sizce bir oyuncu olarak toplumda bir göreviniz var mı ?
BK : Var tabii ki . Sanat ve eğlence sektörünü çok fazla birbirine karıştırmamak
lazım . Sanat alanlarının hepsi bir yandan eğlence sektörüne hizmet ediyor ama işin eğitimini aldığımız , sanat dediğimiz kısmı ayrı . Ben oyuncu olarak insanlara başka bir pencereden bakabilmeyi göstermeye çabalıyorum . Bir sürü karakter canlandırıyoruz , bir sürü hikaye anlatıyoruz . Bu hikayelerin sonucunda bir kişide bile bir fikir oluşuyorsa bu benim için mesleğimde yeterli bir tatmin . Benim bakış açıma göre bir karakteri oynadığım zaman o karakterin kendi hayatımda ne pencereler açtığından çok insanların hayatında ne pencereler açtığı önemli .
P : Zorlu PSM ’ de sergilenen “ Martı ” oyununda başarılı bir performans sergiledikten sonra ekranlardan uzaklaşıp tiyatroya odaklanmayı düşündünüz mü ?
BK : Aksine ikisinin birbirini çok güzel beslediğini düşündüm . O sene tiyatro yapmasaydım o kadar göz önünde olmak ve bunu bir ekran arkasından yaşamak çok daha zorlayıcı olurdu ancak tiyatro insanlarla yüz yüze gelmemi meşrulaştıran bir durum yarattı . Bu sebeple ikisini beraber ilerletmeyi düşünsem de şu an bunu uygulayamıyorum .
P : “ Vatanım Sensin ” de canlandırdığınız Leon karakteri , dizinin başın-