Ma première publication a2019-2130-PerpectiveDergiSayi38 | Page 16

S

Sektör

21 . Yüzyılın Korkulu Rüyası : DIJITAL BAĞIMLILIK

Son zamanlarda bütün dünyayı yavaş yavaş ele geçiren garip bir bağımlılık var , fark ettin mi ? Seni , beni , etrafımızdaki herkesi etkisi altına almış durumda . Fark etmiyoruz ... İstemsizce , içgüdü ile onunla uyanıyor , onunla uyuyoruz . Belki de bizi , kimsenin etmediği kadar mutlu ediyor .
Eren Kürklü ekurklu @ gsuik . co
14

S

on zamanlarda bütün dünyayı yavaş yavaş ele geçiren bu garip bağımlılığa “ dijital ” deniliyor . Öncelikle genel olarak bağımlılık konusunu ele alırsak , günümüzde uzmanlar tarafından bağımlılığın iki türüne dikkatler veriliyor : Madde bağımlılığı ve davranışsal bağımlılık . Dijital bağımlılık diye nitelendirdiğimiz sosyal medya , internet veya telefon bağımlılığı , “ davranışsal bağımlılık ” kategorisi içine giriyor . Yazar Adam Alter ’ a göre davranışsal bağımlılık , pek çok yönü ile madde bağımlılığına benziyor . Elbette , davranışsal bağımlılık ifadesi ile herhangi bir maddenin enjekte edilmesinden bahsedilmiyor . Aynı zamanda çok daha yeni bir hadiseyi ifade ediyor , oysa madde bağımlılığı çok eskilere kadar dayanıyor . İlginçtir ki , bahsedilen bu iki bağımlılık türünün arasında , uzun yıllar boyunca bağımlılık seviyesine gelecek kadar etkileyici ve güçlü hiçbir davranış tespit edilemiyor .
Araştırmacılar “ bağımlılık ” ifadesini kullandıklarında temel olarak 3 özellikten bahse- diyorlar :
Kısa yap-
vadede maktan keyif aldığımı z davranış ;
Tamamen içgüdü ve dürtü ile yaptığımız , tekrar tekrar geri döndüğümüz bir davranış ;
Bizi biz yapan şeyden gitgide uzaklaşıyoruz . Bizi insan yapan şeyden gitgide uzak kalıyoruz .
Ancak uzun vadede bizim sağlımıza zarar veren bir davranış , ister sosyal , ister finansal , ister fiziksel , ister psikolojik
bir zarar olsun .
Bağımlı olduğumuz şey aslında telefonumuz değil . Bilgisayar , televizyon veya herhangi bir alet de değil . Gerçekte bağımlı olduğumuz şey bize bu aletin sunduğu ve ulaştırdığı içerik . Yeterince alamadığımız , daha çok istediğimiz şey ekranın kendisi değil , ekranın bize sağladıkları . Ve bu ekran bize sürekli bambaşka şekiller altında bir şeyler sunuyor . Bugün ne zaman , nereye gitsek teknoloji de bizimle geliyor . Ne zaman gerçek hayatımızdan sıkılsak bizi sonsuz bir eğlencenin içine hapsedecek teknolojiye sığınıyoruz . Sonsuz , çünkü bu platformlar âdeta dipsiz birer kuyu gibiler . Günün her anı , her saati keşfedilmeyi arayan yepyeni içerikler karşımıza çıkıyor . Ne zaman kendimizi yalnız hissetsek , kendimizden emin olmasak ve bir sonraki adımda kendimizle ne yapacağımızı bilmesek ; ne zaman kendimizi yeterli veya yararlı hissetmesek elimizi anında telefona atıyoruz . Otobüse binip trafiğin içinde kaldığımızda , etrafa öylesine bak-
mak yerine , rahatsızlık hissiyatı vermek yerine , bir şeyle meşgul izlenimi vermek için hepimiz telefonumuza bakıyoruz . Bir arkadaşımızla dışarı çıktığımızda , o sırada onun birine mesajla cevap vermesi gerektiğinde , sırf boş bekliyoruz hissiyatı vermemek için , bakacak hiçbir şeyimiz olmamasına rağmen telefonumuzu refleks olarak elimize alıyoruz . Adam Alter iki kelimede bu durumu çok güzel özetliyor : “ Yetişkin Emziği ”. Ekranını açıyorsun , yukarı kaydırıyorsun , tekrar rahatlamış hissediyorsun .
Teknolojinin bağımlılık seviyesine ulaşmasında araştırmacıların verdiği temel iki sebep görülüyor . Birincisi , 10 sene öncesine göre çok daha içerikli , gelişmiş , hatta belki de “ sofistike ” hale gelmiş olması . İkinci olarak da bu gelişmeden dolayı tahmin edilemeyecek kadar hızlı geri dönüşleri alabiliyor olmamız . Bu geri dönüşler ister olumlu olsun , ister olumsuz . Nihayetinde görmezden gelinmiyor ve fark ediliyoruz . Adam Alter ’ a göre insanlar sosyal medyayı onay arayışları için kullanıyorlar . Gerçekten de , sosyal tasvip günümüzde çok önemli bir rol oynuyor . Ve paylaştığımız içeriklerle olumsuz geri dönüşleri dahi göze alıyoruz . Çünkü olumsuz geri dönüşler almak , hiçbir geri dönüş almamaktan daha iyi geliyor . Çünkü olumsuz yorumlarda bile en azından farkına varılıyoruz , belki de gerçek hayatımızda varılmadığımız kadar …
Black Mirror ’ ın yaratıcısı Charlie Brooker bağımlılık sebebimizi bambaşka bir şekilde , tek bir kelime ile açıklıyor : Kaçıyoruz . Yaratıcının aktarmaya çalıştığı fikir , modern dünyamızın korkutucu … Çok korkutucu bir yer olabiliyor olması . Gerçek hayatımızdan kaçıyoruz . Olası başka imkânların hayalini kuruyoruz . Bambaşka dünyalar arıyoruz belki