Ma première publication a2019-2130-PerpectiveDergiSayi38 | Page 24

22
raz daha interaktif ve eğlenceli hale getirebilmek için hikaye anlatıcılığı konusunda çalışmaya başladım . O çalışmalar sırasında elde ettiğim bilgi birikimini sürdürebilmek ve bir yandan da paslanmamak adına düzenli olarak paylaşmaya devam etme fikri oluştu . Artık YouTube açıktı ve videolarımı oradan paylaşmaya karar verdim . Gördüm ki bir şeyleri öğrenmenin en iyi yollarından biri anlatmak . Anlatamayacaksam öğrenemeyeceğim demektir . “ O zaman anlatmalıyım , peki nasıl anlatmalıyım ? Nerede anlatabilirim ? YouTube var , o zaman orada düzenli olarak içerik üretmeye başlayayım bir hobi olarak . Sadece programların teknik özelliklerinden de bahsetmeyeyim , biraz daha üst seviyeye çıkartayım ve kapsamımı da geliştireyim . Tasarımın başına sanat sonuna teknolojiyi ekleyeyim mesela .” dedim ve “ Sanat , Tasarım , Teknoloji ” hikayeleri ortaya çıktı . O gün bugündür YouTube ’ da düzenli video paylaşıyorum . Ben bir şeye başladığımda kolay kolay bırakmam . Zaten “ Zinciri kırma ” diye bir felsefem var , bu sayede zincirin halkalarını arka arkaya eklemeye başlamış oldum .
P : YouTube ’ da ilgi odağı olan ve astronomik oranda izlenme alan içeriklerin birçoğunun sizin ortaya koyduklarınızdan farklı olduğunu düşünürsek , YouTube ’ daki yolculuğunuza devam etme konusunda sizi endişeye düşüren zamanlar oldu mu ?
BÖ : Bu içerikleri en başta kendim için üretmeye başladım , ancak tabii ki şu anda videolara çok daha fazla emek veriyor ve vakit ayırıyorum . Lakin , başlangıçtaki amacım değişmedi . Önce en yakın çevremden başlayarak bir fayda sağlamak gibi bir amacım vardı . “ Bir değer üretmek ”, ben içerik üretmeye böyle bakmayı seviyorum . Bize “ Content Creator ” adı veriliyor teknik olarak , fakat ben tek başına içerik yaratmanın değil de değerli içeriği yaratmanın peşindeyim . Bir değer üretilirse en başta kendime faydasının olacağını hâlâ düşündüğüm için açıkçası
hâlâ “ Acaba izlemelerim düşer mi ?” ya da “ Abone sayımda bir azalma olur mu ?” gibi bir kaygı hissetmiyorum .
İçerik üretmeye başladığım zamanlarda zaten YouTube ’ da bu kadar ekonomik bir durum daha oluşmamıştı . Bir piyasa mı diyelim artık bilemiyorum ama “ YouTuber ’ lık ” diye bir meslek yoktu . Ben de o zamanki amatör düşünce ve duygularımı korumaya çalışıyorum . Tabii ki kolay değil bu , ister istemez insan belirli şeylerden etkileniyor ; ancak dediğim gibi ilk amacımdan vazgeçmediğimi samimi olarak söyleyebilirim . Seminer vermenin , konuşmalar yapmanın , insanlara bir şeyler aktarmanın ve öğretmenin bana çok şey kattığını farkettiğim için başlamıştım zaten bu işe . Şimdi ise her yerde seminer vermek yerine 2 milyon civarında insanın her hafta en az 1 kere karşısına çıkıp , onlara o araştırmalarımın sonuçlarını iletiyorum . Evet , platformda üretilen bazı içeriklerde böyle bir amaç pek güdülmüyor . Daha farklı amaçlar peşinde de koşuluyor , ancak onları eleştirmiyorum . Onlar da kendi bildiklerini yapmaya devam edebilirler . Herkesin izleyicilerine vermek istedikleri farklı olabilir , sonuçta kimse birbirinin aynısı olamaz . Bununla beraber , kendi seçtiğim yolun da doğru olduğuna inanıyorum ve başka insanların da bu yolu seçmesini arzu ederim .
P : Yapay zeka hakkında birçok videonuz var . ( Westworld , Detroit Become Human , Dünyanın İlk Yapay Zeka TV Sunucusu ) Peki sizin yapay zekanın geleceği hakkında hayalleriniz veya endişeleriniz var mıdır ?
“ Bir değer üretmek ”, ben içerik üretmeye böyle bakmayı seviyorum .
BÖ : Geleceği kestirmek zor . Ben 2250 ’ ye kadar olan tarihin geleceği ile ilgili bir video da yaptım ama sonuçta o video bilim insanlarının yazdığı verilere dayalıydı . Bazı şeyler , gelecek için konuşuyorum , yaz boz tahtası gibi . Bu konuda uzay araştırmalarını örnek verebiliriz . 1970 ’ li yıllarda bir YouTuber olsaydım , yapay zeka değil de daha çok Ay üsleri ile alakalı içerikler üretirdim diye tahmin ediyorum . Nitekim benim küçüklüğümde -1980 ’ lerde- “ Uzay 1999 ” diye bir oyun vardı ve biz o oyunda ay üsleri kurardık . Bundan 15-20 sene sonrası için kendimize koyduğumuz hedef buydu . Fakat 2000 ’ lere geldiğimizde bizi en çok heyecanlandıran teknolojik gelişme cep telefonları oldu . Dünyanın en zeki beyinleri böyle telefonları üretmek için çabalamaya başladı . Dolayısıyla yapay zeka konusunda da işler tahmin ettiğimiz gibi gitmeyebilir .
Önüne geçemediğimiz bir trend var , o da otomatikleştirme trendi . Bir fabrikada robotlarla daha hızlı ve kesintisiz üretim yapılabiliyorsa o zaman bu mutlaka gerçekleştiriliyor ve oradaki insanların elinden işlerini alıyor . Yapay zeka için de aynı şeyler geçerli . Eğer insanların ve patronların hayatını kolaylaştıracak şekilde üretimi yapıyorsa eninde sonunda yapay zeka gelir ve dünyayı bu anlamda işgal eder . Bunu yapamıyorsa , ki böyle bir teori var ve ben bu teoriye de eşit oranda hak veriyorum ,