Kültürhane Menü- #Evdekal Sayısı Kültürhane Menü- #Evdekal sayısı | Page 8
TARİHTE BU AY / NİSAN
Nisan 1924
Yunanistan ve Girit’ten mübadil Müslüman kafileleri vapurlarla
Mersin’e geldi. Kızılay tarafından 50 yataklı hastane kuruldu.
GİRİTLİ MERSİN
25 Nisan 1929
Valilik başkanlığında Verem Mücadele Cemiyeti kuruldu.
25 Nisan 1936
Çocuk Esirgeme Kurumu’nun Gürbüz Çocuk Müsabakası Halke-
vi’nde yapıldı.
3 Nisan 1942
Mersin Liman İşleri İnhisarı TAŞ tasfiye edildi.
23 Nisan 1944
Halkevi önünde Atatürk anıtı açıldı.
27 Nisan 1944
İçpak firmasının fabrikalarını Çukurova Sanayi İşletmeleri satın
aldı.
21 Nisan 1951
İstasyon – Plaj arasında taksi dolmuş çalışmaya başladı, ücret
25 kuruş.
29 Nisan 1951
Nejat vapuruyla 370 göçmen daha geldi.
18 Nisan 1954
Milletvekili seçimleri için Mersin’e gelen İsmet İnönü’nün kürsü-
ye çıkması ve konuşması engellenmeye çalışıldı.
27 Nisan 1960
Mersin Limanı hizmete açıldı.
Nisan 1962
Ataş Anadolu Tasfiyehanesi üretime başladı.
28 Nisan 1966
Mithat Fabian Sözmen
Mübadillerin travmaları hiçbir zaman
unutulacak noktaya gelmedi belki ama
şurası kesin, onlar artık sadece Giritli
değil Mersinli Giritliler ve bildiğimiz
haliyle Mersin de artık biraz Giritli.
Yarı meşhur bir Mersin fıkrasında denir ki bundan 90 yıl önce hay-
vanına ot bulmakta zorlanan “yerliler” bir eşeğin boynuna “Girit-
liler geldi aç kaldım” yazılı bir arzuhal asıp kaymakamın kapısının
önüne bırakmışlar. Fıkra dediysem, öyle “Tarsus yılandan Mersin
yalandan” mevzusu değil, esaslı vaka ama fıkra gibi, güleriz ağla-
nacak halimize misali!
Gündüz Artan’ın İçel Sanat Kulübü Bülteni’ndeki “Giritlilerin Mer-
sin’e ilk Muhacereti” makalesinde yazıya döktüğü bu olaya ilişkin
Giritli mübadil Mehmet Arseven de şöyle söylüyor: “Giritliler geldi,
merkeplere ot bırakmadılar dediler. Bizim ana da gidiyordu ot mot
toplamaya. Eğer ki bu lafı söylemeseler, gururlarına dokunma-
salardı, Mersin halkı birçok ot çeşidini öğrenmiş olurdu. Marata,
arapsaçı, asgolibus, şevketbostan böbreklere çok faydası var.”*
Anlayacağınız o günün Suriyelileriydi Giritliler ya da şöyle söyle-
yelim bu hikâye, mübadil Giritlilerin otları yemeklerinde kullanma
sevgisi kadar göçmen düşmanlığının da ne kadar köklü olduğunu
anlatıyor.
Mübadil hayatın zorlukları
Mersin’e 1899 ve Ocak-Nisan 1924’te olduğu gibi kafileler halinde,
gemilerle getirilen Giritliler için yeni hayatları hiç kolay başlamadı.
Malını, mülkünü, toprağını, sevdiklerini (geride Rum aşkını bırak-
mak zorunda kalanların sayısı az değil) bırakıp başka bir diyarda
yaşamaya zorlanan Giritliler, mübadele anlaşması gereği Yunanis-
tan’ın yolunu tutan Rumların yerine getirilmişti. Ancak terk edilmiş
Rum evlerinin çoğu yerli halkın işgali altındaydı, dolayısıyla onlarla
karşı karşıya gelmek ciddi bir gerilim sebebiydi.
Beynelmilel Lions kulübünün Mersin şubesi açıldı. 1899’da 50 ev ve bir cami inşa edilerek kurulan İhsaniye Mahallesi
has mekânlarıydı.
28 Nisan 1969 Giritliler sözde Rumların yerine gelmişti ancak buradan gönderi-
lenler Mersin’in sosyoekonomik yaşamında önemli nüfuza sahip
kimselerdi. Çoğu çiftçi olan Giritlilerin ise ne böyle ayrıcalıklı bir
geçmişi vardı ne de gemiden beraberlerinde dev bir travmayla in-
miş halleriyle o boşluğu dolduracak mecalleri.
Yeni Mahalle’deki gecekondu semtinde çıkan yangında 300 ka-
dar gecekondu yandı.
Nisan 1992
İçel Sanat Kulübü Bülteni ve Mozaik dergisi yayımlanmaya baş-
landı.
8
İlk kuşak için dil büyük bir sorundu çünkü 19. yüzyılın son 30 yı-
lında adada artık resmi dil Rumcaydı. Bu, Giritlilere karşı “gavur”,
“Yunan bozması” gibi söylemlerin kullanılmasını kolaylaştırıyordu.
Mersin’e kattıkları
Yine de Giritliler kısa sürede Mersin’in önemli bir parçası haline gel-
di. Kilikya’nın kadim ama unutulmuş faaliyeti zeytinciliği yeniden
canlandırdılar, ilk zeytinyağı fabrikalarını kurdular. Mersin’de Türk
kahvesi deyince akla gelen Arabağa, 1926’da “Arap ağa” lakaplı
mübadil Nuri Uçar tarafından açıldı ve bugünlere kadar geldi. Keçi
sütleri, meşhur otları, otlu yemekleri, mezeleri, meyhaneleri Çu-
kurova’nın vazgeçilmezi oldu. Yani Arseven’in dediği gibi Mersin-
liler de böylece eşeklere yedirilmek dışında otların pek çok faydası
olduğunu öğrendi.
Mübadillerin travmaları hiçbir zaman unutulacak noktaya gelmedi
belki ama şurası kesin, onlar artık sadece Giritli değil Mersinli Girit-
liler ve bildiğimiz haliyle Mersin de artık biraz Giritli.
*Kaynak: Fahriye Emgili – Türk-Yunan nüfus mübadelesinin
Mersin’in sosyoekonomik yapısına etkileri
9