Kültürhane Menü- #Evdekal Sayısı Kültürhane Menü- #Evdekal sayısı | Page 6

KEYFEKEDER SOHBETLER YUMUKTEPE KENT SOHBETLERİ KAHVEYE DAİR BİLİNMESİ GEREKENLER Mithat Fabian Sözmen https://youtu.be/wsNK_UTXnew Kahvenin lüks olmaktan çıkıp genel bir tüketim maddesine dönüşmesiyle kahveciliğin boyutları da değişiyor. Kahve hem dünya ekonomisinde hem günlük hayatımızda o kadar önemli bir yere sahip ki artık “kahve” deyip geçemiyoruz. Bir de “kahveoloji” var. Keyfekeder Sohbetler’in ilk konuğu Ümit Yazma- cı, kahveolojiyi tarlalardan sofralarımıza ardında büyük bir hikâ- yeyle gelen kahveyi içinde sanatı da barındırarak anlama çabası, bir muhakeme tarzı olarak tanımlıyor. Türk kahvesi hâlâ Yemen’den mi geliyor? Diğer kahveler- den farkı ne? Kahve dünyaya nereden ve nasıl yayıldı? İlk kaynaklar bizi Doğu Afrika ülkesi Etiyopya’ya götürüyor. Oradan Yemen’in liman kenti Muha’ya(Mocha’ya adını veren) gelen kahve, Kahire ve İstanbul’dan sonra Viyana, Amsterdam, Paris’e ulaşıyor. Kahvenin yayılması özellikle Fransa ve Hollanda’nın sömürgecilik tarihiyle paralel ilerliyor. 6 MERSİN’de İNSAN, ZAMAN ve MEKAN Ulaş Bayraktar https://youtu.be/JMNPAxVVEEI “Selamlaşıyor, iyi akşamlar diyorsun. Önce içinden ‘Bana bakın ben de buradayım’ diyor, sonra dışından ‘Aa sen de mi buradasın?’ diyorsun. Herkes birbirine gülümserken ‘Evet’ diyor. Tam olarak kanaat getiriyorsun: “İşte ben, bu cemiyettenim” Hayır, çoğunlukla Brezilya’dan geliyor. Arabika çekirdeğinden üretilen, sert tadı, köpüğü ve sunuş biçi- miyle ritüelleşen kahvenin sırrı demleme biçiminde yatıyor. Hatırlarsınız Edip Cansever “Ahmet Abi’ye” hatırlatır: ğünün anlatısı Postacının Son Mektubu. “İnsan yaşadığı yere benzer Dünyanın önde gelen kahve üreticileri ve tüketici- leri kimler? Sektör kimin elinde? O yerin suyuna, o yerin toprağına benzer.” Kentin sadece kendisi de yok Ziya Bey’in öyküsünde. Bu kentin in- sanları da var bol bol çünkü kentin adreslerini, sokaklarını itfaiye- ciler de iyi bilir ama postacılar o adreslerde oturanların hayatlarını, hikayelerini de bilir. Girit’ten balıklarını getiren göçmenin hikayesi de onlardadır, gümrük muhafaza memuru amigo Pırpır Yaşar’ın, Deli Kerim’in öyküleri de… En büyük üretici ülkeler sırasıyla Brezilya, Vietnam, Kolombiya, Endonezya ve Etiyopya. Kahvenin istediği yüksek yağış ve rakıma sahip olan bu ülkelerin en büyük tüketiciler arasında ise esamesi okunmuyor. O liste sırasıyla ABD, Almanya, Fransa, İtalya, Hollan- da, Japonya, Kanada, İngiltere… diye gidiyor. Kişi başına en yük- sek tüketim İskandinav ülkelerinde. Sektörü kontrol eden şirketler arasında da ABD ağırlığı göze çarpıyor. Kahvenin tarihi ve ekonomi politiğinin yanı sıra güncel tartışma- ların da ele alındığı sohbetin geniş bir özeti internet sitemizden okunabilir, kaydı youtube kanalımızdan izlenebilir. O yüzden şöyle yapalım, ben kahveye dair merak edilen soruların yanıtlarını ve- reyim, siz daha fazla ayrıntı isterseniz internet sitemizi, karekodu kullanarak ziyaret edin. BAK POSTACI YAZIYOR: Ek bir bilgi, Financial Times’ın araştırmasına göre 2.5 sterlinlik bir fincan kahvenin sadece 0.01 senti üreticiye gidiyor. Bir, İki, Üç… Kahve nesilleri ne anlama geliyor? Kahvenin lüks olmaktan çıkıp genel bir tüketim maddesine dö- nüşmesiyle kahveciliğin boyutları da değişiyor. 19. yüzyıl sonu, 20. yüzyıl başına tekabül eden birinci nesilde kahve, işçi sınıfı ve askerler üzerindeki etkisi nedeniyle hızlı çözünebilen ve hazırlana- bilen bir hale getiriliyor. İkinci nesil, 1960’larda, Starbucks’ın da kurulmasını kapsayan süreç… Artık kahve işlevli olmanın ötesinde gündelik yaşamın “küçük zevk”lerinden biri. “Nitelikli kahve”, “bi- linçli tüketici”, “üretici emeği” gibi sloganların etrafında şekillenen üçüncü nesil ise 21. yüzyılın başından bu yana gündemde. Peki bir kent neye benzer? Kültürhane’nin bir meramı da bu soruya bir yanıt bulmak, bu mavi gözyaşlı, dalgalı bakışlı kentin hikayesini dillendirmek, dinlemek- ti. Bunun için Mersin Müşterekleri sohbetleri, Kent Sohbetleri ve Hemşehrimin Hikayesi buluşmaları düzenledik. 2020 başından itibaren de Yumuktepe Sohbetleri’yle bu çabamız yeni, derin bir nefes kazandı. Kentin geçmişini, değerlerini, kişilerini, örgüt ve organizasyonlarını konuşarak Mersin’in daha bir hemşehrisi olaca- ğımızı umuyoruz. Bu yeni serinin kolaylaştırıcısı Ziya Aykın 15 yıla yakın bir süredir Mersin’e dair en zengin içeriği barındıran Yumuktepe.com site- sinin kurucusu, yöneticisi. Dahası, kendisi Mersin’i en samimi ve en zarif biçimde anlatan bir kitabın müellifi. Babası Postacı Ziya Bey’in hayatını anlattığı “Postacının Son Mektubu” kitabı Mersin’in insanı, dönemleri ve mekanları hakkında olağanüstü bir ilham ve bilgi kaynağı. Kitap sanıyorum Mersin’in yazdığı ya da Mersin’e yazılan en güzel mektup. Çünkü satırlarında gezinirken bir kentin sokaklarında do- laşıyorsunuz. Çünkü anlatılan “işten izin aldığında da çıkıp şehri dolaşan” bir postacının hikayesi. Adım adım, pedal pedal gezilen, bilinen bir kentin hikayesi. Mersin’in bir balıkçı köyünden, 45-50 bin kişilik küçük bir kente oradan da bir metropole nasıl dönüştü- İşte bu mekan ve insan mekanlarını bilerek bir kentin hemşehrisi olunuyor herhalde. Ziya Aykın bir yazlık sinema seyircisinin ruh halini anlattığı satırlarla aslında böylesi medeni bir kentlilik tarifini de yapmış, bu satırlarla ona çok kıymetli bir katkı sunmuş oluyor: “Selamlaşıyor, iyi akşamlar diyorsun. Önce içinden ‘Bana bakın ben de buradayım’ diyor, sonra dışından ‘Aa sen de mi buradasın?’ diyorsun. Herkes birbirine gülümserken ‘Evet’ diyor. Tam olarak kanaat getiriyorsun: “İşte ben, bu cemiyettenim” (s. 163). “İşte ben o cemiyettenim” duygusu hemşehrilik bağının da en sade ifadesi aslında. Tüm üyeleri birbirine benzeyen, aynı düşünen, aynı davranan bir cemaat değil, farklılıkları ile zengin, bu çoğulculuğu kabullenişi ile medeni bir yaşam alanı şehir. Ve yaşam alanının bir parçası hissetme, diğerleri ile bu hissi paylaşabilme ayrıcalığı ile hemşehri. Tüm zenginlikleri, kültürü ve beşeri sermayesine rağmen zaman zaman haksızlık düzeyinde kent kültüründen yoksun olduğuna dair ithamlara şahane bir mektupla cevap veriyor Aykın. Bu mektup hepimize, aman diyeyim okumazlık etmeyin. 7