Renklendiriciler, ürün vericiler, hızlandırıcılar, her şey için ilaç var. Topraksız tarım
bile tartışılıyor. Bunun sonuçlarını dünyanın her yerinde görmek mümkün. Örneğin
Çin’de çalışanlar ağaçların tepesine çıkmış, polen yerleştiriyor.
İstanbul hava kirliliği olan 7.şehir. Ayrıca sera gazlarının kullanılması bugün bırakılsa
etkileri tam 20 yıl sonra geçiyor. Tüm bu konuları anlatan “More Than Honey”
belgeselini izleyebilirsiniz.
Peki bu üssel artışın sonu insanlar
için nasıl olacak. Gördüğünüz gibi
çözümler var fakat bu çözümlere
halk yaklaşmıyor. “Years of Living
Dangerous” belgeselini
seyredeblirsiniz. Geleceğin ne kadar
karanlık olduğu belli ama herkesin
eli kolu bağlı. Bazı büyük
kuruluşlarsa sadece çevre dostu
görünmeye çalıştıkları için harekete
geçiyor. Aslında hayatımızdaki
birçok sorun iklim değişikliğinden.
Kente göçlerin de sebeplerinden
biri şüphesiz iklim değişikliği.
Peki tüm bunların çözümü ne? İşte
orada devreye perakültür giriyor.
Sadece bir damla taşıyabilen bir
kuşun yangını söndürmek için
gagasıyla su taşıması örnek
verilebilir. Aslında bizler de o kuş
gibi bir damla su taşırsak tüm
dünyayı kavuran bu yangını birlikte
söndürebiliriz. Perakültür de
üretme, yaşam, paylaşım, keyif,
dostluk… Bizler sınırlı kaynaklara
sahip dünyada yaşıyoruz.
Perakültür ile kendimize yeterek
iklim değişikliğini %50’ye kadar
azaltabiliriz.
Peki Perakültür nasıl yapılır?
Perakültür’ü evinizin balkonunda da
verimsiz toprakta da yapabilirsiniz.
Zaten perkültürün babası Bill
permakültürü verimsiz toprakta
yapmanın anlamlı olduğunu
söylemiş. Önemli olan o bölgede
kimyasallara başvurmadan
ekosistem yaratmak.
İşte bazı tüyolar:
! Yapacağın araziyi tanımalısın. Güneşin açısını, rüzgarın yönünü bilmelisin. Sonra
bu bilgilerle hayvanını nereye, binanı nereye koyacağına karar vermelisin. Merak
etme işe acami başlamanda sorun yok. Bir şeylere deneyerek karar verebilirsin.
Ama bol araştırma yap.