KPMG Turkey Publications | Page 176

Bölüm II : Uluslararası Düzeyde Sorumlu Vergicilik

“ Zararların başka bir kurum bünyesinde hemen kullanılmak istenmesi , zaman aşımına ilişkin sınırlandırmaların etkisiz hale getirilmesi veya zararların ilgili olduğu faaliyetlerin sonucunda oluşan kârdan mahsup edilmesi gibi kural ve zorunluluklardan kaçınma çabası , agresif vergi planlaması yöntemlerine başvurulmasının başlıca nedenlerindendir .”

Zararların başka bir kurum bünyesinde hemen kullanılmak istenmesi , zaman aşımına ilişkin sınırlandırmaların etkisiz hâle getirilmesi veya zararların ilgili olduğu faaliyetlerin sonucunda oluşan kârdan mahsup edilmesi gibi kural ve zorunluluklardan kaçınma çabası , agresif vergi planlaması yöntemlerine başvurulmasının başlıca nedenlerindendir . Agresif vergi planlaması kapsamında , zararın oluştuğu kurum bünyesinde mahsup imkânı olmayan zararların vergi yükünü azaltma amaçlı olarak matrahtan düşülmesi veya farklı vergi rejimlerinde birden fazla defa vergi matrahından indirim olarak gösterilmesi gibi uygulamalarla da karşılaşılabilmektedir .
Agresif vergi planlamasında kullanılan yöntemlere ilişkin olarak OECD bünyesinde detaylı çalışmalar yapılmış ve bu çalışmalar 2011 yılında Corporate Loss Utilization Through Aggressive Tax Planning adlı bir raporda yayımlanmıştır . Bu raporda zararların haksız olarak taşınması , kullanılması veya ertelenmesine ilişkin belli başlı yöntemlere yer verilmiştir .
Finansal Enstrümanlar Yoluyla Kâr veya Zararların Taşınması Finansal enstrümanlar , kâr veya zararların farklı vergi mükellefleri arasında taşınmasına imkân sağlayacak şekilde yapılandırılarak agresif vergi planlaması işlemlerinde sıklıkla kullanılmaktadır . Birden fazla ülkedeki şirketler üzerinden gerçekleştirilen karmaşık finansal enstrümanlar vasıtasıyla yapılan işlemler , vergi idarelerini en fazla meşgul eden uygulamalardır . Zira gerekli bilgi ve detayların tespit edilerek bu yapıların ortaya çıkarılması , bilgi edinmedeki engeller nedeniyle , vergi idarelerinin önündeki en belirgin zorluk olarak karşımıza çıkmaktadır .
Örneğin Banka A ve Banka B vergi oranları yüksek olan iki farklı ülkede faaliyette bulunmaktadır . Bu iki bankanın da vergi oranı düşük olan üçüncü bir ülkede faaliyette bulunan iştirakleri vardır ( İştirak A ve İştirak B ). Bu iştirakler zarar eden finansal varlıklara sahiptir . İştirak A , Banka B ile finansal türev sözleşmesi ( kredi temerrüt riski veya ilerideki getirilerin takası ) imzalamakta ve riskini Banka B ’ ye taşımaktadır . Aynı zamanda İştirak B de Banka A ile benzer bir türev sözleşmesi imzalayarak riskini Banka A ’ ya taşımaktadır . Diğer yandan Banka A ile Banka B kendi aralarında hem aldıkları riski hem de konsolide kâr ve zararlarını nötrleyecek farklı bir sözleşme imzalayarak pozisyonlarını ve risklerini yapı öncesi şekline dönüştürmektedir . Böylece iştiraklerin zararları yüksek vergiye tâbi olan ülkelere taşınmış olmaktadır .
Bu uygulamalara diğer bir örnek ise farklı ülkelerdeki grup şirketlerinin endekslere bağlı menkul kıymetler üzerinden kısa ve uzun pozisyon almalarıdır . Bu uygulamada , endeks hareketinin beklentiler içinde kalması hâlinde zararların kâr eden ve vergi oranı
Sorumlu Vergicilik 163