KDZ.EREĞLİ RAM REHBERLİK BÜLTENİ | Page 16

Gören Eller Alfabesi

Louis Braille, henüz 3 yaşında sol gözüne hasar vermesinin ardından bu gözünde görme yetisini kaybeder. Ardından sempatetik oftalmiya sağ gözünü de etkiler ve 6 yaşında tamamen kör olur. Ancak Braille, ailesinin desteğiyle okuma ve yazma öğrenir. Sadece 7 yaşındayken dünyanın ilklerinden biri olarak kabul edilen Institution Royale des Jeunes Aveugles (Genç Körler Kraliyet Enstitüsü)'den burs kazanır. Buradan aldığı burs kaderini değiştirir. Braille sistemi aslında Charles Barbier'nin Napolyon'un talebi doğrultusunda, askerlerin gece karanlığında ışık olmaksızın anlaşmalarını sağlamak için geliştirildiği sisteme dayanır. Barbier'nin sistemi çok karışık ve öğrenilmesi zordu zira askeriye tarafından da reddedilmişti. 1821 yılında Charles Barbier, Paris Millî Enstitüsü'nün körler bölümünü ziyaret etti ve Louis Braille ile tanıştı. Braille, Barbier'nin en büyük eksiğinin, alfabesinin sahip olduğu temsilî harflerin insanın parmağını hareket ettirmedikçe anlaşılamaması olduğunu söyledi. Bu buluşta bir sembolden diğerine hızlıca geçilemiyordu. Kendisinin değişikliği, kör alfabesinde devrim yapan 6'lı nokta sistemiydi.

Braille alfabesindeki altı noktaya karşılık gelen altı tuşlu özel kabartma yazı daktiloları kullanılarak da daha hızlı kabartma yazı yazılabilir. Hall Braille yazıcısı olarak bilinen ilk kabartma daktiloyu Illinois Körler Okulu'nun yöneticisi Frank H. Hall 1892 de geliştirmiştir.

Günümüzde ise kabartma kitap basmak üzere bilgisayarlara bağlı olarak çalışan modern Braille yazıcılar ve matbaa makineleri yaygınlaşmaktadır. Kabartma yazı daktilosu, baskı ve matbaa makinaları normal yazı araçlarına göre daha az üretildiği için, maliyetleri yüksek bu yüzden de oldukça pahalıdır.

Görme engelli bireyler eğitimden mahrum kalmamalı, parmak uçlarıyla görmeyi öğrenmeli. Hayata görmeyi bilmeyen gözlerle bakmaktansa, görmeyi bilen bir yürepin penceresinden bakmak anlamlı olmalı değil mi?

Sevda EKİCİ

Kdz. Ereğli RAM Özel Eğitim Öğretmeni

Bir sabah karanlığa uyansak. Ne mum ne lamba ne güneş ne ay olsa… Ne hissederiz, ne yaparız? Ve ya birkaç saatimizi gözlerimiz kapalı bir şekilde geçirmek zorunda olsak. Yapmamız gereken işler gitmemiz gereken yerler varken nasıl yönümüzü buluruz, işlerimizi hallederiz? Hiç düşündünüz mü? Empati kurmaya çalışmak bile insana zor geliyor değil mi?

Eğitimde engelleri aşmak için yüzyıllardır çalışmalar yapılmaktadır. Bu çalışmalardan biri olan görme yetersizliği bulunan öğrencilerin hayatına ışık tutan ve onları hayata bağlayan Braille alfabesini tanımaya çalışalım.

Görme engellilerin yazıp okumalarını sağlayan kabartma karakterlere Braille Alfabesi denilir. Görmeyenler kalıcı olması amacıyla karton üzerine yazılan ve parmak dokundurularak okunan özel bir yazı sistemi kullanırlar. Latin alfabesine benzemeyen ve üretilmesi daha kolay olan sade bir sistemle uygulanmış bu yazı, kartonu delerek yazılır. Braille Yazı, en basit olarak elle, tablet adı verilen plastik ya da metal alet ve çivi benzeri bir kalemle yazılır. Harfler, delme sırasında kâğıdın alt yüzüne çıktığı için bu yazının sağdan sola yazılması zorunludur. Yazım işi tamamlandığında, kâğıt, tabletin arasından çıkarılır ve ters çevrilerek bu kez, soldan sağa doğru okunur.