Karşıyaka Rapor 2018 Karsiyaka2018Ekim | Page 11

1. İklim Değişikliği, Kentler ve Belediyeler 1. 1. İklim Değişikliği ve Kent İlişkisi G ünümüz şehirleri küresel nüfusun yarısından fazlasını barındırmaktadır. Dünya Bankası istatistiklerine göre dünya- nın en büyük 50 şehrinde gerçek- leşen ekonomik aktivitenin hacmi Çin’in toplam GSYH’sinden daha fazla ve neredeyse ABD’nin ürettiği toplam katma değere (yaklaşık 9,6 trilyon dolar) ulaşmış durumdadır. Ekonomik aktivitenin ve nüfusun yoğunlaştığı şehirler ısınma, elektrik ve ulaştırma amaçlı fosil yakıt tüke- timinin ve sera gazı salımlarının da odak noktası haline gelmiş durum- dadır. Günümüzde dünyanın en bü- yük 50 şehri ABD ve Çin dışındaki tüm ülkelerin toplamından daha fazla sera gazı salımına sebep ol- maktadır. Ekonomik faaliyetlerin ve varlıkların yoğunlaştığı şehirler aynı zamanda iklim değişikliği kaynaklı afet risklerine maruz kalmakta ve önemli sosyo-ekonomik kayıplar yaşamaktadır. (ICLEI, 2016 ) 2030 itibari ile dünya nüfusu- nun neredeyse ¾’ünün şehirlerde yaşıyor olacağı tahmin edilirken şehirlerin yüz ölçümün yaklaşık 3 katına ulaşması beklenmektedir (UN Habitat, 2016 ). Küresel sera gazı salımlarında endüstriyel işlem- lerin payının azalması beklenirken özellikle aydınlatma, ısıtma, soğut- ma ve elektrik talebindeki artışlar- dan dolayı şehirlerin payının arttığı gözlemlenmektedir (C40, 2015 ). 1. 2. Yerel Yönetimler ve Düşük Karbonlu Kalkınma erel yönetimler, yalnızca şehirlerdeki ekonomik, sosyal ve çevresel altya- pıyı kuran ve idame ettiren yapılar olmanın ötesinde, sürdürülebilir ve düşük karbonlu kalkınmada anahtar rol üstlenen paydaşların başında gel- mektedir. Belediyeler, vatandaşları bilgilendirme, yerel kaynakları hare- kete geçirme ve yerel ihtiyaçları kar- şılayacak yatırımların yapılması gibi görevleri eksiksiz yerine getirmenin yanı sıra, aynı zamanda artan nüfus, eskiyen altyapı, kısıtlı finansman Y yerel yönetimlerin sorumlu oldukları şehirlere dair sera gazı salım envan- terlerini belirlemeleri ve geleceğe yönelik olarak uygulanabilir stratejik Yerel yönetimler esasında salım azaltım hedefl eri koymalarıdır. 1980’lerden itibaren iklim deği- Bu açıdan salım azaltımı yapılabi- şikliğiyle küresel mücadelenin bir lecek alanların belirlenmesi, eylem parçasıdır. Oluşturdukları birlik ve planları oluşturulması ve çalışmaların platformlar, iklim değişikliği ile mü- düzenli olarak izlenerek raporlanması cadele bakımından iddialı hedefl er önem taşımaktadır (Erickson ve Mor- koymakta ve stratejiler geliştirmek- tedir (Broto ve Bulkeley, 2013 ). Ulus- genstern, 2016 ). lararası programlar ve oluşumlar da İklim değişikliği ile mücadele bu konuda belediyelere yol gösterici olmaktadır. Bu bağlamda, Yerel Çev- konusunda sera gazı salımlarını ve gelecek on yıllarda beklenen iklimsel resel Girişimler Uluslararası Konsey değişikliklerin etkilerini azaltmaya (ICLEI), İklimi Korumak için Şehirler (CCP), İklim İttifakı ve Enerji Şehirle- yönelik önlemlerin alınması, orta ve ri, C40 Şehirleri İklim Liderlik Grubu uzun vadeli iklim eylem planlarını ge- rekli kılmaktadır. Bu eylem planları; ve Başkanlar Sözleşmesi, şehirlerin imkânları ve iklim değişikliği gibi baskılara maruz kalmaktadır. iklim değişikliği uygulamalarına odaklı olarak kurulan önemli prog- ram ve kurumlar arasındadır. Sera gazı salımlarını azaltmaya yönelik sorumlulukların belirlenme- si ve uluslararası mekanizmalarla çözüm üretilmesindeki zorluklar, bu tip gönüllü oluşumları gerekli kılmaktadır. Ülkelerin iklim değişikli- ğinin yarattığı mevcut ve potansiyel etkilere karşı kapsamlı ve merkezi politikalar üretmek konusunda sınırlı başarılarına karşın, şehirler sera gazı salımlarını azaltma ve olası etkilere karşı önlemler alma konusunda etkin ve hızlı adımlar atmaktadır. Bu programların ortak özellikleri, sadece yerel yönetimlerin değil, aynı zamanda meslek odaları, birlikler, kamu kurumları, sanayi kuruluşları ve üniversiteler gibi farklı paydaşların aktif katılımını gerektirmektedir. İzmir gibi büyük şehirlerde iklim eylem planlarının ve düşük karbon planlarının uygulanabilirliği, yüksek nüfus yoğunluğu ve ölçek gibi avan- tajlar nedeniyle daha yüksek olmak- tadır. Kentlerin kısa vadede sera gazı salımlarını azaltıcı önlemler alması, orta ve uzun vadede iklim değişikli- ğine uyum sağlamak için üstlenmek durumunda kalacağı maliyetleri de azaltmaktadır. 1