KAPALI KAPILAR ARDINDAN sayı1 | Page 8

devrimci stratejinin oluşturulması ve yeniden üretilmesi süreçlerine dahil olması neden istenmemiştir? Meselenin kilit noktası burasıdır. Her organizma belli bir nesnelliğe doğar, o nesnelliğin izlerini genlerinde taşır. Nesnel değişimlere ayak uydurabilen organizma hayatta kalmaya devam eder, uyduramayan tarih sahnesinden silinir. Bu TKP için de geçerlidir. Hareketimiz, 12 Eylül’ün ve 89-91 sürecinin yarattığı boğucu, kuşatıcı, çürütücü ve çoğu kez yıkıcı koşullara meydan okuyarak ortaya çıkmış, bu koşullar nasıl bir siyaset-örgüt denklemi gerektiriyorsa ona göre şekillenmiştir. Bu durum, partinin toplumsal olarak seslendiği kesimleri de belirlemiş, öncülük ve kadro profili de buna göre oluşmuştur. Bu iradi bir tercihtir ve TKP ancak bu sayede bugüne kadar gelmiştir. Öte yandan, son yıllarda Türkiye’de düzen siyasetinin yeni bir evreye gireceği, ideolojik, siyasi ve ekonomik sıkıntıların yaklaştığı, yeni bir kuşağın siyasi mücadelelerin bir parçası haline geleceği-geldiği görülmeye başlamıştır. TKP, bu tür bir yeniliğe kendini hazırlayacak kimi örgütsel ve siyasi hamlelerde bulunsa da, atılan adımların devamı gelmemiştir. Gençleşme gibi hamleler kadük bırakılmış, Yurtsever Cephe vb. gibi cesur çıkışlar eski tarzın sınırlarına mahkum edilmiştir. Bu da bir yere kadar anlaşılır bir durumdur. Hiçbir dönüşüm kolay gerçekleşmez. Denemeler ve yanılmalar kaçınılmazdır. Ancak özellikle son 2-3 yılda TKP, girdiği bir yoldan vazgeçmiş haldedir. Ve bu vazgeçişin örgütsel karşılığı, politik öncülük misyonunun yalnızca merkezle sınırlandırılması, örgütte sorumluluk alan kadroların böylesi bir misyon edinmesinin tercih edilmemesi şeklinde olmuştur. Alanında örgütçülüğüyle ve siyasi kimliğiyle öne çıkan yoldaşlarımız kadar aydın 6 adayı yoldaşlarımız da bu tabloda yalnızlık hissetmiştir. Son MK Tezleri’nde örgütün temel sorunu olarak politikleşememenin altının çizilmesi bundan kaynaklanmaktadır. İşte bütün bu süreci görmezden gelerek yapılan değerlendirmeler, partimizde sorunları kişiler üzerinden tartışma alışkanlığını beslemektedir. Bu sığlık, partide bugün dile getirilen dönüşüm talebini, “partiyi kim yönetecek” sorusuyla eşdeğer zannetmekte, belki de bilinçli bir tercihle bu soruyu gündeme getirmektedir. Partide kadrolara dönük tespitlerin kaynağına inmeden örgütsel sorunların çözümü mümkün değildir. Partimizde önderlik mekanizması ile parti kadroları arasındaki açı açılmıştır. Bu sorun kadroları hedef tahtasına koyarak çözülemez. Merkeziyetçi bir partide bu sorunun kaynağında, merkezin hem siyasi hem de örgütsel olarak otorite ve meşruiyet kaybı ya da yetememe hali vardır. Yukarıda tariflemeye çalıştığımız partileşme süreci burada da devrededir. Örgütten partiye geçiş gerçeği kabul edildiğinde, sorun başka bir düzleme taşınabilir, alışkanlıklar ve ezberler değiştirilebilirdi. Bu nedenle, eski günlere özlemle değil, yeni dönemin siyasi ihtiyaçlarına göre örgütsel merkez kendini yeniden kurmalıdır. Leninist partide kadrolar, mücadele içinde şekillenir. TKP’nin önemli bir kadro dinamiği vardır, yeter ki gerçek bir partiye dönüşüm sağlansın. Bu yüzden mesele kadrolaşmadan daha çok önderlik sorunudur. Partide bugün yaşanan kriz dahi bu önderlik sorununun bizzat ispatıdır. Bu durumun kaynağı “beğenilmeyen” kadrolar değildir. 4. Bu tablo, kadro kaynaklarındaki kurumanın ürünüdür. Partimizin örgütsel, siyasal, insani ve teorik gelişkinliği olan kadrolar yetiştirmesi, yaşamsal ve acilen çözülmesi gereken bir sorun haline gelmiştir. Sorunun esas kaynağı Türkiye’nin gericilik yıllarıdır. Partimiz, bu yıllarda mücadelesini iddialı ve enerjik biçimde sürdürme çabalarının bedelini ödemiştir. 2000’lerin ortalarından bu yana cumhuriyetçi, yurtsever direniş hatlarının kırılması, partimizi siyaset alanında geriletmedi. Tersine, İkinci Cumhuriyet’in ilanı olarak yorumladığımız 2011 seçimlerinden sonra, TKP kısa sürede göz kamaştırıcı bir siyasi atak gerçekleştirebildi. Bu zorlu dönemin bedeli, yoğun olarak, partinin kadro dinamiklerinde yaşanan yıpranma halinde ortaya çıkmıştır. Türkiye Komünist Partisi bu alanda önlem almayı başaramamış, kolekti