ğının koparılması telafisi güç bir
hata olacaktır. Diğer bir deyişle,
Türkiye siyasetine etki edecek ve
kimi dengeleri değiştirebilecek
devrimci çıkışlar üretme aranışımızın yanına, toplumsallaşmış
bir mücadele stratejisini de eklemek zorundayız. Bu anlamda,
partimizin siyaset alanında dönüştürücü ve kalıcı etkiler yaratabilmesinin, bu arada siyasal
gelişmelere yön verebilmesinin,
çeşitli gedikler açabilmesinin,
kimi çelişkileri derinleştirebilmesinin koşulunun, temsil ettiğimiz
siyasal ve ideolojik doğrultunun
örgütlenmesi, geniş halk kesimleriyle buluşturulması olduğunu
düşünüyoruz. Böylesi bir toplumsal dayanaktan yoksun kaldığımız sürece, “büyük siyaset”
tarzımızın ve anlayışımızın arzu
ettiğimiz hedeflere erişebilmesini
imkansız görüyoruz.
Gelenek’e saldırı mı var?
Büyük siyaset
Partimizin siyaset düzlemindeki konumunun ve rolünün, çok
değerli ve önemli olduğunun
farkındayız. Partimiz, şimdiye
kadar Türkiye siyasetinde sosyalist ve devrimci bir doğrultunun
hayat bulamayacağı yönündeki
içeriksiz önyargıyı yerle bir etmiş, emekçi halkımızın kurtuluş
umudunun sosyalizmde olduğunu defalarca göstermiştir.
Bu başarıda, partimizin siyaset
tarzının ve algılayışının özel bir
yeri olduğu tartışılamaz. Dahası,
partimiz, niceliksel olarak “marjinal” görüntü veren bir siyasal ve
ideolojik doğrultunun Türkiye siyasetine etki edemeyeceğini, bu
nedenle “büyük siyaset” yerine
çeşitli mikro ölçeklerde faaliyet
yürütmesi gerektiğini iddia edenleri de utandıracak bir mücadele
pratiği sergilemiştir. Bu anlamda,
partimizin Türkiye siyasetindeki önemi ve siyaset yapma tarzı
sorgulanamaz. Fakat “büyük
siyaset” yönündeki ısrarımızın,
toplumsallaşma hedefiyle ba-
18
Gelenek adıyla özetlediğimiz siyasal ve örgütsel birikim, Türkiye Komünist Partisi’ni var eden
ve bugünlere getiren en önemli
kaynak ve kökendir. Yaşından
ve partililik geçmişinden bağımsız olarak her bir yoldaşımız, bu
mirasın doğal sahibi ve takipçisi
olarak değerlendirilmelidir. Gelenekçilik, parti içindeki belirli
bir gruba ya da parti kamuoyuna ilan edilmemiş kimi ‘gizli” kriterlere sahip olduğu varsayılan
kişilere ait bir özellik olarak düşünülemez. Gelenek mirasını ve
birikimini tekeline almaya, parti
üyelerini Gelenekçi olup olmamak üzerinden bir tasnife tabi
tutmaya çalışan her tür girişim
ve yaklaşım reddedilmelidir. Bu
anlamda, Gelenekçilik hepimizin
ortak mirası ve birikimidir. Öte
yandan, Gelenekçilik, asla belirli
bir dönemin kadro özelliklerine
ve yatkınlıklarına, örgüt biçimine,
siyaset tarzına ya da hitap ettiği
toplumsallığa indirgemez, kimi
biçimsel özelliklerin dışa vurumundan ibaret sayılamaz. Gele-
nekçiliğin özü, sosyalist devrim
stratejisi, marksist-leninist kuramın yol göstericiliği ve öncü bir
kadro birikiminin bütünlüğüdür.
Bu özün, mücadelemizin her bir
tarihsel uğrağında özgül biçimler
alması kaçınılmazdır. Mücadelemizin her yeni döneminin ihtiyaçları, Gelenekçiliğin özü olarak
tarif ettiğimiz özelliklerin hayata
geçirilmesinde hangi biçim ve
tarzın uygun olduğunu belirler.
Bugün önümüzde duran sorun,
Gelenekçiliğin özünü, mücadelemizin güncel uğrağında nasıl hayata geçireceğimizdir. Bu
aranışı sürdüren ve aralarında
Gelenek’in kurucularının, öncü
kadrolarının ve genç kuşaklarının olduğu bir grup yoldaşımızın
bilinçli ya da bilinçsiz çabalarla
itibarsızlaştırılması, partide Gelenek mirası ve birikimine karşı
bir saldırı olduğu yönündeki algı
yönetiminin devreye sokulması
kabul edilemez.
Tek kongre, birlik kongresi
çağrıları hakkında
ne düşünüyorsunuz?
Türkiye Komünist Partisi’nin yaşadığı ağır bir krizdir. Bu kriz tüm
yoldaşlarımızı derinden etkilemiştir. TKP’nin güçlü bir iradeyle
sorunlarını aşabileceğine inanıyoruz. 12. Kongre’nin örgütlenmesi
için bu nedenle çaba sarf ediyoruz. Bu çabanın önemsendiğini
görüyoruz. Partimiz bütün yoldaşlarımızın dahil olabileceği bir
tartışma ve irade oluşturma süreciyle sorunlarını aşabilir. Bunun
mekanizması ise, tüm komünist
partilerde olduğu gibi TKP’de de
“Kongre”dir. Partimizin tüzüğüne göre, kongre, partinin en yetkili organıdır. Bir önceki Yoldaşa
Mektup’ta da belirttiğimiz gibi,
yoldaşlarımızın yazılı ve sözlü katılım hakkının esirgenmediği ve
krizi aşmak üzere gerekirse seçimli tek bir kongreye başından
beri inandık. Eskişehir’den yol-
daşlarımızın inisiyatifiyle başlayan
“tek kongre” çağrısını bu nedenle
önemsiyoruz. Bundan sonra yaşanabilecek yeni anlaşmazlıkların
partide tekrar bir kaosa neden olmaması ve partinin bir kez daha
bu kaosa teslim olmaması için 12.
Kongre çalışmalarımıza ara vermiyoruz. Fakat, “tek kongre” çağrısını dikkatle takip edeceğimizi
ve yukarıdaki çerçeveye uygun,
yani her yoldaşımızın söz hakkının
olduğu ve seçimli ortak bir kongre örgütlenmesi ihtimali belirdiği
durumda yeni bir değerlendirme
yapacağımızı duyuruyoruz.
İstifa söylentisini kim yaydı?
28 Mayıs günü, kongre çal