KAPALI KAPILAR ARDINDAN sayı1 | страница 20

ğının koparılması telafisi güç bir hata olacaktır. Diğer bir deyişle, Türkiye siyasetine etki edecek ve kimi dengeleri değiştirebilecek devrimci çıkışlar üretme aranışımızın yanına, toplumsallaşmış bir mücadele stratejisini de eklemek zorundayız. Bu anlamda, partimizin siyaset alanında dönüştürücü ve kalıcı etkiler yaratabilmesinin, bu arada siyasal gelişmelere yön verebilmesinin, çeşitli gedikler açabilmesinin, kimi çelişkileri derinleştirebilmesinin koşulunun, temsil ettiğimiz siyasal ve ideolojik doğrultunun örgütlenmesi, geniş halk kesimleriyle buluşturulması olduğunu düşünüyoruz. Böylesi bir toplumsal dayanaktan yoksun kaldığımız sürece, “büyük siyaset” tarzımızın ve anlayışımızın arzu ettiğimiz hedeflere erişebilmesini imkansız görüyoruz. Gelenek’e saldırı mı var? Büyük siyaset Partimizin siyaset düzlemindeki konumunun ve rolünün, çok değerli ve önemli olduğunun farkındayız. Partimiz, şimdiye kadar Türkiye siyasetinde sosyalist ve devrimci bir doğrultunun hayat bulamayacağı yönündeki içeriksiz önyargıyı yerle bir etmiş, emekçi halkımızın kurtuluş umudunun sosyalizmde olduğunu defalarca göstermiştir. Bu başarıda, partimizin siyaset tarzının ve algılayışının özel bir yeri olduğu tartışılamaz. Dahası, partimiz, niceliksel olarak “marjinal” görüntü veren bir siyasal ve ideolojik doğrultunun Türkiye siyasetine etki edemeyeceğini, bu nedenle “büyük siyaset” yerine çeşitli mikro ölçeklerde faaliyet yürütmesi gerektiğini iddia edenleri de utandıracak bir mücadele pratiği sergilemiştir. Bu anlamda, partimizin Türkiye siyasetindeki önemi ve siyaset yapma tarzı sorgulanamaz. Fakat “büyük siyaset” yönündeki ısrarımızın, toplumsallaşma hedefiyle ba- 18 Gelenek adıyla özetlediğimiz siyasal ve örgütsel birikim, Türkiye Komünist Partisi’ni var eden ve bugünlere getiren en önemli kaynak ve kökendir. Yaşından ve partililik geçmişinden bağımsız olarak her bir yoldaşımız, bu mirasın doğal sahibi ve takipçisi olarak değerlendirilmelidir. Gelenekçilik, parti içindeki belirli bir gruba ya da parti kamuoyuna ilan edilmemiş kimi ‘gizli” kriterlere sahip olduğu varsayılan kişilere ait bir özellik olarak düşünülemez. Gelenek mirasını ve birikimini tekeline almaya, parti üyelerini Gelenekçi olup olmamak üzerinden bir tasnife tabi tutmaya çalışan her tür girişim ve yaklaşım reddedilmelidir. Bu anlamda, Gelenekçilik hepimizin ortak mirası ve birikimidir. Öte yandan, Gelenekçilik, asla belirli bir dönemin kadro özelliklerine ve yatkınlıklarına, örgüt biçimine, siyaset tarzına ya da hitap ettiği toplumsallığa indirgemez, kimi biçimsel özelliklerin dışa vurumundan ibaret sayılamaz. Gele- nekçiliğin özü, sosyalist devrim stratejisi, marksist-leninist kuramın yol göstericiliği ve öncü bir kadro birikiminin bütünlüğüdür. Bu özün, mücadelemizin her bir tarihsel uğrağında özgül biçimler alması kaçınılmazdır. Mücadelemizin her yeni döneminin ihtiyaçları, Gelenekçiliğin özü olarak tarif ettiğimiz özelliklerin hayata geçirilmesinde hangi biçim ve tarzın uygun olduğunu belirler. Bugün önümüzde duran sorun, Gelenekçiliğin özünü, mücadelemizin güncel uğrağında nasıl hayata geçireceğimizdir. Bu aranışı sürdüren ve aralarında Gelenek’in kurucularının, öncü kadrolarının ve genç kuşaklarının olduğu bir grup yoldaşımızın bilinçli ya da bilinçsiz çabalarla itibarsızlaştırılması, partide Gelenek mirası ve birikimine karşı bir saldırı olduğu yönündeki algı yönetiminin devreye sokulması kabul edilemez. Tek kongre, birlik kongresi çağrıları hakkında ne düşünüyorsunuz? Türkiye Komünist Partisi’nin yaşadığı ağır bir krizdir. Bu kriz tüm yoldaşlarımızı derinden etkilemiştir. TKP’nin güçlü bir iradeyle sorunlarını aşabileceğine inanıyoruz. 12. Kongre’nin örgütlenmesi için bu nedenle çaba sarf ediyoruz. Bu çabanın önemsendiğini görüyoruz. Partimiz bütün yoldaşlarımızın dahil olabileceği bir tartışma ve irade oluşturma süreciyle sorunlarını aşabilir. Bunun mekanizması ise, tüm komünist partilerde olduğu gibi TKP’de de “Kongre”dir. Partimizin tüzüğüne göre, kongre, partinin en yetkili organıdır. Bir önceki Yoldaşa Mektup’ta da belirttiğimiz gibi, yoldaşlarımızın yazılı ve sözlü katılım hakkının esirgenmediği ve krizi aşmak üzere gerekirse seçimli tek bir kongreye başından beri inandık. Eskişehir’den yol- daşlarımızın inisiyatifiyle başlayan “tek kongre” çağrısını bu nedenle önemsiyoruz. Bundan sonra yaşanabilecek yeni anlaşmazlıkların partide tekrar bir kaosa neden olmaması ve partinin bir kez daha bu kaosa teslim olmaması için 12. Kongre çalışmalarımıza ara vermiyoruz. Fakat, “tek kongre” çağrısını dikkatle takip edeceğimizi ve yukarıdaki çerçeveye uygun, yani her yoldaşımızın söz hakkının olduğu ve seçimli ortak bir kongre örgütlenmesi ihtimali belirdiği durumda yeni bir değerlendirme yapacağımızı duyuruyoruz. İstifa söylentisini kim yaydı? 28 Mayıs günü, kongre çal