reketinin pek çok soru işaretini
ortadan kaldıracağı açıktır.
Partimizin öznel gücü ve etkisi
ile sınıf hareketinde ülke ölçeğinde yeni bir canlanma yaşanması arasında ciddi bir açı olduğu ortadadır. Bununla birlikte,
Sol Cephe’nin sınıf bileşiminde
işçi-emekçi ağırlığının artırılması, özellikle belirli yerelliklerde
Cephe’nin daha çok bir “sınıf
cephesi” rengine kavuşturulması
mümkündür. Sol Cephe’nin uygun
yerelliklerde böyle bir kimliğe kavuşması, önce sendikalara sonra
da sınıfın daha geniş kesimlerine
ulaşma açısından önemli bir sıçrama tahtası olabilecektir.
10. Türkiye’de sendikal örgütlülük ve hareketin sınıf hareketini
az çok yansıtabileceği dönem kapanmıştır ve böyle bir dönemin
bir daha gelip gelmeyeceği de çok
kuşkuludur.
“Sınıf hareketinde yeni ve canlı
bir dönem”, yeniden güçlenmiş,
kitleselleşmiş bir sendikal örgütlülük-hareket anlamına gelmemektedir.
Daha açık söylenirse, Türkiye’de
sendikal örgütlülük ve hareketin
sınıf hareketini az çok yansıtabileceği dönem kapanmıştır ve
böyle bir dönemin bir daha gelip
gelmeyeceği de çok kuşkuludur.
Bunun temeldeki nedenlerinden
biri, devletin baskılarının ve/
veya sendikal hareketteki dar çıkarcılığın ötesinde sendikal hareketin belirli bir birikim modelinin
üzerine oturması, canlı ve mücadeleci dönemlerini de gene bu
modelle birlikte yaşamış olmasıdır. Bu durum, yükselen bir sınıf
hareketinin kendine bu kez verili
sendikal örgütlenme dışında başka kanallar ve belki de sendikal
karakterde olmayan yeni sınıf
örgütlenmeleri arayabileceği anlamına gelmektedir.
12
Bu gerçeklere karşın sendikaların sosyalist hareket açısından
önemini büsbütün yitirdiği söylenemez. Mevcut sendikal yapılar,
her şeye karşın komünistler için
önemli sayılabilecek mevzilerdir
ve bu mevzilerde yer tutmanın
sınıfın öncü kesimlerine ulaşma
şansını artıracağı da açıktır. Dahası, az önceki öngörü doğrultusunda sınıf sendika dışı başka
örgütlenmeleri zorladığında da,
bunun öncüleri geleneksel sendikal hareket saflarından da çıkacaktır.
11. Leninizmi sahiplenmenin
karşılığının verilmesinin bir temel öğesi parti içi ideolojik-siyasal birlik, ortak görüş ve perspektif ve disiplinse, bunun kadar
önemli diğer temel öğe de partinin kendi dışındaki geniş kesimlere dolayımlarla, ara örgütlenmelerle uzanmasıdır.
Partimizin ayırt edici özelliği,
Marksist sınıf analizlerindeki titizlikle birlikte Leninist örgütlenme ve öncülük anlayışına sahip
çıkması, bunun gereklerini yerine
getirmeye çalışmasıdır. Leninizm
sahiplenildiğinde, bu sahiplenmenin karşılığının verilmesinin
bir temel öğesi parti içi ideolojik-siyasal birlik, ortak görüş ve
perspektif ve disiplinse, bunun
kadar önemli diğer temel öğe de
partinin kendi dışındaki geniş
kesimlere dolayımlarla, ara örgütlenmelerle uzanmasıdır. Etkili
bir parti olmanın göstergesi, bir
birim güçle “dışarıdaki” kaç birim
gücün harekete geçirilebildiğidir.
Önemli olan, partinin kendisinin
“aritmetik artışlı” büyümesini,
kendi dışına olan etkisi ve yönlendiriciliği açısından “geometrik
artışlı” bir büyümeye taşıyabilmektir.
Az önceki sendikalar başlığını kitle-meslek örgütleri kategorisiyle genişletirsek, Partimizin her
kesime bakan, her kesimde etkili
olmaya çalışan bir yüzü olmalıdır.
Bununla birlikte, Sol Cephe’nin
tekil sendikal-mesleki örgütlenmeleri, toplumun ayrı ayrı kesimlerini aşan, bunların tümünü
kucaklayan bir kurgusu vardır. Bu
açıdan bakıldığında, sendikalardaki, meslek örgütlerindeki partili çalışma Parti’nin çeşitli ara
yüzeylerdeki çalışması ise, Sol
Cephe, bunun ötesinde, Parti’nin
kendini şu anda ulaşabileceği
en geniş halkada var etme çalışmasıdır. Burada, “etkili olmanın”
ötesinde kendi varlığını başka bir
düzleme taşıyıp yeniden gerçekleme kurgusu söz konusudur.
Dolayısıyla, Sol Cephe olgusunun
ve çalışmalarının küçümsenmesi,
“asıl parti çalışması” diye bir alan
tanımlanıp bunun dışındaki girişimlerin “gelip geçici meşgale”
sayılması, Parti’nin bugünkü çabalarına zemin oluşturan anlayışla hiçbir şekilde bağdaşmaz.
12. Sosyalizm adına verili gerçekliği zorlamak ve hamle yapmak için, sosyalistlerin bugünkü
“asgari müştereklerinin” çok ötesinde çıkışlar gerekir. Bu gerekliliğin, birtakım ortalamalara, her
türüne rastlanabilecek özel hassasiyetlere kurban edilmesi düşünülemez.
TKP’nin, “sosyalistlerin birliği”,
bugün farklı partilerde ve örgütlerde olan sosyalistlerin “aynı
partide bir araya gelmeleri” gibi
bir gündemi olmadığı gibi böyle
bir perspektifi de yoktur. Zaman
zaman gündeme gelebilecek “ortak hareket”, belirli yerlerde “ittifak” ya da Sol Cephe içinde farklı örgütlerden sosyalistlerin de
yer alması gibi durumlar dışında
TKP’nin bu net konumu tüm partililerce iyi özümsenmelidir.
Söz konusu konum, önsel bir “üstünlük iddiasından” ya da daha
kaba bir tabirle “başkalarını sosyalist saymamaktan” kaynaklanmamaktadır. Sahiplendiğimiz te-
orik-pratik miras, örgütlenme ve
öncülük anlayışı gibi kimi temel
öğelerin ötesinde günümüz Türkiye’sine bakışı da diğer sosyalist
örgütlenmelere göre önemli farklılıklar içermektedir. En önemlisi,
TKP bugün Türkiye’de sosyalizm
adına verili gerçekliği zorlamanın, hamle yapmanın, gene sosyalizm adına “eşik atlamanın”,
mevcut sol ortalamaların ya da
sosyalistlerin bugünkü “asgari
müştereklerinin” çok ötesinde çıkışları gerektirdiği görüşündedir.
Bu gerekliliğin, birtakım ortalamalara, her türüne rastlanabilecek özel “hassasiyetlere” kurban
edilmesi düşünülemez.
13. Kürt hareketinin-siyasetinin
kendi iç dinamikleriyle daha sola
dönmesini beklemek gerçekçi
değildir. Bu hareket-siyaset kendi dışında gelişip güçlenecek bir
soldan etkilenecek, kendi sola
yönelimi de ancak bu dış etkenle
gerçekleşebilecektir.
Türkiye Komünist Partisi’nin
Kürt hareketi ve siyasetiyle ilgili duruşu doğru \