KAPALI KAPILAR ARDINDAN Jul. 2014 | Page 14

reketinin pek çok soru işaretini ortadan kaldıracağı açıktır. Partimizin öznel gücü ve etkisi ile sınıf hareketinde ülke ölçeğinde yeni bir canlanma yaşanması arasında ciddi bir açı olduğu ortadadır. Bununla birlikte, Sol Cephe’nin sınıf bileşiminde işçi-emekçi ağırlığının artırılması, özellikle belirli yerelliklerde Cephe’nin daha çok bir “sınıf cephesi” rengine kavuşturulması mümkündür. Sol Cephe’nin uygun yerelliklerde böyle bir kimliğe kavuşması, önce sendikalara sonra da sınıfın daha geniş kesimlerine ulaşma açısından önemli bir sıçrama tahtası olabilecektir. 10. Türkiye’de sendikal örgütlülük ve hareketin sınıf hareketini az çok yansıtabileceği dönem kapanmıştır ve böyle bir dönemin bir daha gelip gelmeyeceği de çok kuşkuludur. “Sınıf hareketinde yeni ve canlı bir dönem”, yeniden güçlenmiş, kitleselleşmiş bir sendikal örgütlülük-hareket anlamına gelmemektedir. Daha açık söylenirse, Türkiye’de sendikal örgütlülük ve hareketin sınıf hareketini az çok yansıtabileceği dönem kapanmıştır ve böyle bir dönemin bir daha gelip gelmeyeceği de çok kuşkuludur. Bunun temeldeki nedenlerinden biri, devletin baskılarının ve/ veya sendikal hareketteki dar çıkarcılığın ötesinde sendikal hareketin belirli bir birikim modelinin üzerine oturması, canlı ve mücadeleci dönemlerini de gene bu modelle birlikte yaşamış olmasıdır. Bu durum, yükselen bir sınıf hareketinin kendine bu kez verili sendikal örgütlenme dışında başka kanallar ve belki de sendikal karakterde olmayan yeni sınıf örgütlenmeleri arayabileceği anlamına gelmektedir. 12 Bu gerçeklere karşın sendikaların sosyalist hareket açısından önemini büsbütün yitirdiği söylenemez. Mevcut sendikal yapılar, her şeye karşın komünistler için önemli sayılabilecek mevzilerdir ve bu mevzilerde yer tutmanın sınıfın öncü kesimlerine ulaşma şansını artıracağı da açıktır. Dahası, az önceki öngörü doğrultusunda sınıf sendika dışı başka örgütlenmeleri zorladığında da, bunun öncüleri geleneksel sendikal hareket saflarından da çıkacaktır. 11. Leninizmi sahiplenmenin karşılığının verilmesinin bir temel öğesi parti içi ideolojik-siyasal birlik, ortak görüş ve perspektif ve disiplinse, bunun kadar önemli diğer temel öğe de partinin kendi dışındaki geniş kesimlere dolayımlarla, ara örgütlenmelerle uzanmasıdır. Partimizin ayırt edici özelliği, Marksist sınıf analizlerindeki titizlikle birlikte Leninist örgütlenme ve öncülük anlayışına sahip çıkması, bunun gereklerini yerine getirmeye çalışmasıdır. Leninizm sahiplenildiğinde, bu sahiplenmenin karşılığının verilmesinin bir temel öğesi parti içi ideolojik-siyasal birlik, ortak görüş ve perspektif ve disiplinse, bunun kadar önemli diğer temel öğe de partinin kendi dışındaki geniş kesimlere dolayımlarla, ara örgütlenmelerle uzanmasıdır. Etkili bir parti olmanın göstergesi, bir birim güçle “dışarıdaki” kaç birim gücün harekete geçirilebildiğidir. Önemli olan, partinin kendisinin “aritmetik artışlı” büyümesini, kendi dışına olan etkisi ve yönlendiriciliği açısından “geometrik artışlı” bir büyümeye taşıyabilmektir. Az önceki sendikalar başlığını kitle-meslek örgütleri kategorisiyle genişletirsek, Partimizin her kesime bakan, her kesimde etkili olmaya çalışan bir yüzü olmalıdır. Bununla birlikte, Sol Cephe’nin tekil sendikal-mesleki örgütlenmeleri, toplumun ayrı ayrı kesimlerini aşan, bunların tümünü kucaklayan bir kurgusu vardır. Bu açıdan bakıldığında, sendikalardaki, meslek örgütlerindeki partili çalışma Parti’nin çeşitli ara yüzeylerdeki çalışması ise, Sol Cephe, bunun ötesinde, Parti’nin kendini şu anda ulaşabileceği en geniş halkada var etme çalışmasıdır. Burada, “etkili olmanın” ötesinde kendi varlığını başka bir düzleme taşıyıp yeniden gerçekleme kurgusu söz konusudur. Dolayısıyla, Sol Cephe olgusunun ve çalışmalarının küçümsenmesi, “asıl parti çalışması” diye bir alan tanımlanıp bunun dışındaki girişimlerin “gelip geçici meşgale” sayılması, Parti’nin bugünkü çabalarına zemin oluşturan anlayışla hiçbir şekilde bağdaşmaz. 12. Sosyalizm adına verili gerçekliği zorlamak ve hamle yapmak için, sosyalistlerin bugünkü “asgari müştereklerinin” çok ötesinde çıkışlar gerekir. Bu gerekliliğin, birtakım ortalamalara, her türüne rastlanabilecek özel hassasiyetlere kurban edilmesi düşünülemez. TKP’nin, “sosyalistlerin birliği”, bugün farklı partilerde ve örgütlerde olan sosyalistlerin “aynı partide bir araya gelmeleri” gibi bir gündemi olmadığı gibi böyle bir perspektifi de yoktur. Zaman zaman gündeme gelebilecek “ortak hareket”, belirli yerlerde “ittifak” ya da Sol Cephe içinde farklı örgütlerden sosyalistlerin de yer alması gibi durumlar dışında TKP’nin bu net konumu tüm partililerce iyi özümsenmelidir. Söz konusu konum, önsel bir “üstünlük iddiasından” ya da daha kaba bir tabirle “başkalarını sosyalist saymamaktan” kaynaklanmamaktadır. Sahiplendiğimiz te- orik-pratik miras, örgütlenme ve öncülük anlayışı gibi kimi temel öğelerin ötesinde günümüz Türkiye’sine bakışı da diğer sosyalist örgütlenmelere göre önemli farklılıklar içermektedir. En önemlisi, TKP bugün Türkiye’de sosyalizm adına verili gerçekliği zorlamanın, hamle yapmanın, gene sosyalizm adına “eşik atlamanın”, mevcut sol ortalamaların ya da sosyalistlerin bugünkü “asgari müştereklerinin” çok ötesinde çıkışları gerektirdiği görüşündedir. Bu gerekliliğin, birtakım ortalamalara, her türüne rastlanabilecek özel “hassasiyetlere” kurban edilmesi düşünülemez. 13. Kürt hareketinin-siyasetinin kendi iç dinamikleriyle daha sola dönmesini beklemek gerçekçi değildir. Bu hareket-siyaset kendi dışında gelişip güçlenecek bir soldan etkilenecek, kendi sola yönelimi de ancak bu dış etkenle gerçekleşebilecektir. Türkiye Komünist Partisi’nin Kürt hareketi ve siyasetiyle ilgili duruşu doğru \