KAPALI KAPILAR ARDINDAN Jul. 2014 | Page 12

Sonuçta, özel projeler, operasyonlar ihmal edilmeksizin ve emperyalizmin ağırlığının kimi moment veya konjonktürlerde olağanın ötesinde artabileceği de göz önünde bulundurularak varacağımız sağlıklı formül şudur: Emperyalizm Türkiye’ye dışarıdan dayatılmış bir güç değil, Türkiye kapitalizminin çelişki, çıkar ve tercihleriyle bütünleşmiş bir sistem olarak kavranmalıdır. Anti-emperyalist mücadele ile antikapitalist ve sosyalist mücadelenin birbirinden ayrılmazlığı da buradan kaynaklanmaktadır. 5. İktidarın “yönetme güçlüğünün” ve giderek “yönetememe” durumunun geniş kesimlerde “böyle yönetilmek istememe” hoşnutsuzluğuyla eşleşmesi ciddi bir olasılık ve imkândır. Haziran direnişi bu hoşnutsuzluğun ilk ve en geniş ölçekteki tezahürüydü. Haziran’ın aynen tekrarını beklemek doğru olmasa bile, TKP, yeni hoşnutsuzluk dalgalarına, tepkilerine ve direnişlerine hazırlıklı olmaldır. Türkiye’de genel olarak siyasetin görece dingin, önemli kırılmalar yaşanmaksızın normal seyrinde yürüyeceği bir dönem ufukta görünmemektedir. Düzen açısından, tek parti iktidarı olsa da istikrarsızlığı, siyasette altüst oluşları ve huzursuzluğu kural haline getiren sorun, son 30 yıl içinde büyük ölçüde yeniden yapılanan Türkiye kapitalizminin, kendine uygun, sürtüşmeleri asgari düzeyde tutacak siyasal, hukuksal, Anayasal, ideolojik ve kültürel üstyapıyı oluşturamaması ve oluşturamayacak olmasıdır. Türkiye toplumunun İkinci Cumhuriyet dönüşümüne uyarlanamaması büyük bir patlamaya neden olmuştur ve patlamaları geçici olarak önlemek, etkilerini sınırlamakla toplumun yeni rejime uydurulması birbirinden 10 farklı süreçlerdir. İkinci boyutta siyasi iktidarın aldığı mesafe sınırlıdır. Bu saptama, kimi sorunlu yanları olsa da sosyalist hareketin önünde ciddi fırsatlar bulunduğu anlamına gelmektedir. Az önce değinilen uyumsuzluk, seçmen desteği açısından “güçlü” iktidarlara bile “yönetme güçlüğü” getirmektedir ve böyle devam edecektir. Bir adım daha atacak olursak, iktidarların “yönetme güçlüğünün” ve giderek “yönetememe” durumunun geniş kesimlerde “böyle yönetilmek istememe” hoşnutsuzluğuyla eşleşmesi ciddi bir olasılık ve imkândır. Haziran direnişi bu hoşnutsuzluğun ilk ve en geniş ölçekteki tezahürüydü. Dolayısıyla, biçim ve yaygınlık olarak Haziran’ın aynen tekrarını beklemek doğru olmasa bile, Türkiye Komünist Partisi’nin yeni hoşnutsuzluk dalgalarına, tepkilerine ve direnişlerine politik olarak hazırlıklı olması gerekir. 6. En güçlü olasılık, sosyalizmin kenarda ve etkisiz kaldığı istikrarsız bir Türkiye’den, sosyalizmin düzey atlayıp ülkede önemli siyasal güçlerden biri haline geldiği, ama gene istikrarsız bir Türkiye’ye geçiştir. Yukarıda söylenenler akla şu soruyu getirmektedir: Yükselip patlama noktasına gelen hoşnutsuzluk ve tepki dalgası Türkiye’de köklü bir dönüşümle, daha açığı “devrimle” mi sonuçlanacak, yoksa Türkiye devrime henüz uzak düşen, ancak yerleşik pek çok parametrenin değiştiği, bu arada sosyalizmin de “düzey atlayıp” ülkedeki önemli siyasal güçlerden biri haline geldiği yeni bir düzleme mi kayacak? Bu soruya yanıt olarak, düzenin istikrarlı ve huzurlu bir döneme giremeyeceği perspektifi saklı tutularak ikincisinin daha ağır bastığı söylenebilir. Başka bir deyişle görece daha güçlü görünen olasılık, sosyalizmin kenarda ve etkisiz kaldığı istikrarsız bir Türkiye’den, sosyalizmin düzey atlayıp ülkede önemli siyasal güçlerden biri haline geldiği, ama gene istikrarsız Türkiye’ye geçiştir. 7. Merkezi boşaltan sağa kayış, toplumsal sorumluluk ile hareket eden geniş kesimlerin, sosyalist siyasal ve örgütsel bağlanma aşamalarına geçişi için TKP’ye önemli sorumluluklar yüklemektedir. Türkiye’de düzen siyasetinin önemli sorunlarından biri “merkezdeki boşalma”dır. Merkezde olması ya da merkeze yakın durması beklenen muhafazakâr siyaset giderek daha sağa kayarken, “merkez sol” oluşum da CHP örneğinde görüldüğü gibi sağa yönelmektedir. Merkezi boşaltan bu sağa kayışın, kendilerini solda tanımlayan genişçe kesimleri bu kez daha ilkeli, tutarlı ve ödünsüz bir sol çizgiye zorlaması ciddi bir olasılıktır ve bu olasılık Türkiye sosyalist hareketinin önündeki önemli fırsatlardan biridir. Ancak, kendini solda tanımlayan kesimlerin, özellikle de genç kuşakların bu kez siyasal mücadeleyi tüm gereklilikleriyle kavrayamayan, siyasal örgütlülük fikrine mesafeli, süreklilik taşımayıp kendini gelip geçici parlamalarla ifade edebilen liberal bir konuma sabitlenmesi tehlikesi de söz konusudur. TKP’nin bu noktada sergileyeceği, siyaset kavramını, örgütü ve örgütlülüğü, özgürlüğü ve özgürlükçülüğü yeniden ve daha derinlemesine tanımlayan yaklaşımlar ve geliştireceği aç