8
değil, sınıf sendikası” eksenli çalışmalarının,
parti büyüdükçe, sendikal zeminde ortaya
çıkan fırsatları değerlendirme kaygısıyla pratikte dengelendiği ve hızını kaybettiği gözlenmiştir. Aynı kaygılar, sınıf çalışmalarında
bir hantallığa yol açmış ve etkisi giderek
azalan sendikal çalışmalarda sonuçsuz ve
edilgen beklentiler yaratmıştır. Türkiye’de
sendikaların işçi sınıfı örgütlenmesi için elverişli bir zemin sağlamadığı, aksine, birçok
örnekte sınıfa ulaşmanın önünde birer engel
oldukları açıktır. Kamu emekçilerinin örgütlendiği sendikalar da, bu değerlendirmenin
dışında değildir. Mevcut sendikal odakları
dönüştürmek ve işçi sınıfını örgütlemek adına daha sağlıklı ve sonuç alıcı bir pratiği hedefleyen yeni sendikal yaklaşımlar, var olan
sendikal yapıların iç denge hesapları arasında kaybolmakta ve sonuçsuz kalmaktadır.
Bu nedenle, sendikal alana yönelik geliştirilecek politikaların her türlü dengecilikten
uzak, aynı zamanda tüm sektörlere ve
emekçilere hitap eden radikal bir çıkış olarak
planlanması gerekmektedir. Bu çıkışın mevcut sendikal anlayışı ve zemini reddeden
bir içeriği olacağı açıktır. Böylesi radikal bir
çıkışı örgütleyebilmek için, işçi sınıfı içindeki
çalışmaların bir sendikal koordinasyonun
ötesine geçmesi gerekmektedir. Türkiye’de
sendikaları da ayağa kaldıracak enerji, işçi
sınıfının toplumsal ve siyasal örgütlenmelerin içine çekilmesiyle yaratılacaktır.
60. Yeni bir rejim kurma iddiası, “yeni”yi temsilen bir gençlik dinamiği yaratmak
zorundadır. İkinci Cumhuriyet’in kurulamadan çöküşünün göstergelerinden biri
de, bu tür bir gençlik dinamiği yaratamıyor
oluşudur. Gericiliğin gençlik içindeki etkisi
büyük ölçüde güce biata, gelecek kaygılarına karşı kendini sağlama alma bencilliğine dayanmaktadır. Haziran Direnişi’ndeki gençlik dinamiğine AKP’nin karşılık
verememesi, bu doğrultudaki girişimlerinin
alay konusu olan bir sakillik ya da siniklikle sonuçlanması, gericiliğin bir toplumsal
projenin taşıyıcısı ve meşrulaştırıcısı olarak
gençlik dinamiği yaratamayacağının en
somut örneğidir.
61. Gericiliğin bilim ve aydınlanma düşmanlığı, akademik kurumları “meslek kursları”na çevirmiş; bilimsel, kültürel ve entelektüel açılardan kurumaya terk etmiştir.
Liselerden üniversitelere tüm eğitim-öğretim sistemi, insanlığın ilerici ve aydınlık
birikimini, özgürlükçü ve eşitlikçi değerleri
karşısına almaktadır. Gericilik, öğrenci
gençliğe kültürel çoraklığın yanı sıra işsizlik
korkusu, en az işsizlik kadar kötü çalışma
koşulları, sürekli taşıdığı bir gelecek kaygısı
ve umutsuzluk vaat etmektedir.
TKP Atılım Kongresi Taslak Rapor
62. İnsanlığın ve ülkemizin aydınlık ve ileri
kültürel sanatsal birikimi, tarihsel değerleri,
AKP’nin gerici, piyasacı politikalarına uyumlu olarak yok edici, baskılayıcı saldırı altındadır. AKP projesinin toplumsal dayanak
bulabilmesi, kültürel derinlikten, sanatsal
algıdan, bilimsel sorgulamacılıktan uzaklaşmış, alıklaştırılmış ve hurafelere boğulmuş
itaatkâr bireyler yaratılmasıyla, yurttaşlıktan
tebaya geçişle mümkündür. İnsanlar arası
ilişkilerdeki çözülme ve çürümeye etkileri
de göz ardı edilemeyecek bir tahribattır bu.
Gericiliğin ve piyasacı ucuzluğun panzehiri
olan ne varsa, AKP gericiliğinin hedef tahtasındadır. TKP, bu kültürel yıkıcılığa, tarihsel
barbarlığa, ucuzluğun yüceltilmesi ve niteliğin dışlanmasına karşı, gericiliğin ve piyasanın kuşatması altındaki ilerici, devrimci,
özgür sanatsal yaratımları