KAPALI KAPILAR ARDINDAN Atılım - Taslak Rapor | Page 5

TKP Atılım Kongresi Taslak Rapor tamamı bu çöküşten etkilenmiştir. 1923’ün, halkçı bir uyanışı emekçi halk cephesinde beslemekten çekinen laikliğinden yola çıkan ilerici yönelimler de, 1923’ün ulus devletinin harcı olan Türk milliyetçiliğine sırtını dayayan her türlü siyasi akım da bu büyük ideolojik enkazın bir parçasıdır. Bu enkaz, kendisini yenileme ve tekrar ayağa kalkma gücüne sahip olmamasına rağmen, içerdiği ideolojik temaları aynı içerik ve sınıfsal zeminle tekrar etmeye niyetlenen her siyasi çıkışı boşa düşürmeye ve etkisizleştirmeye muktedirdir. yıl içinde açık bir biçimde görülmüştür. 32. Birinci Cumhuriyet’i tasfiye etmek ve yeni bir cumhuriyet kurmak amacıyla yola çıkan Türkiye gericiliği de, hem sınıfsal hem de tarihsel olarak Birinci Cumhuriyet’in mirasının bir parçası olduğu için, bu ideolojik çöküşten kendisini kurtaramayacaktır. Türkiye’de dinci gericilik tüm tarihi boyunca Türkiye burjuvazisinin amaç ve çıkarları doğrultusunda hareket etmiş, aynı amaç ve çıkarlar doğrultusunda serpilip güçlenerek tek başına bir iktidar alternatifi haline gelmiştir. Tüm bu süreç boyunca Türkiye gericiliği ideolojik olarak Birinci Cumhuriyet’in karanlık ve geriye bakan yüzünden ve emperyalizmin tüm dünyada izlediği antikomünist ve emek düşmanı hattan beslenmiştir. Ülkede büyük bir dönüşümü hayata geçirmeye çalışan Türkiye gericiliği, ideolojik olarak tümüyle yeni ve bağımsız değildir. 36. Tüm dünyada emperyalizmin yaşadığı ideolojik bunalım, Türkiye’deki sermaye diktatörlüğünün belirsizliği aşacak ideolojik ve siyasi adımlar atmasını engellemektedir. Sosyalizmin çözülüşünden sonra elde ettiği ideolojik üstünlüğü adım adım kaybeden emperyalizm, tüm dünyada geniş kitlelere bir gelecek ufku sunmaktan acizdir. 12 Eylül’ün sonrasındaki iki on yılda, emperyalizmin ideolojik atağından azami ölçüde faydalanan Türkiye burjuvazisinin soluğu, aslında AKP’yi iktidara taşıyan rüzgarla birlikte emperyalizmin ideolojik olarak zayıflama sürecine girmesiyle eş zamanlı bir biçimde kesilmiştir. AKP iktidarının ilk dönemlerinde yaygın bir şekilde kullanılan ve “demokrat, liberal ve özgürlükçü” olduğu ileri sürülen söylem, tüm dünyada bu iki on yılın ideolojik bakiyesidir. Bu bakiyenin tüketilmesinden sonra geriye dinci gericiliğin çıplak hali kalmıştır. Dünyada da durum çok farklı değildir. Emperyalizm ideolojik olarak tükettiklerinin yerine yenisini koyamadıkça, komünizme ve işçi sınıfına karşı beslenen gericilik, çeşitli biçimlerde halkların karşısına çıkmaktadır. Gericileşme ve dinselleşme yalnızca Türkiye’nin sorunu değildir. Solun yükselişe geçtiği ülkeler bir kenara bırakılırsa, ırkçılıktan dinsel faşizme kadar her türden gerici akımın burjuva düşünce sistemi içerisindeki ağırlığı her geçen gün artmakta, siyasi alanda da bu artışın somut karşılıkları gözlenmektedir. 33. Türkiye’de İkinci Cumhuriyet, burjuva düşüncesinin en gerici ve karanlık unsurlarının kalıcı iktidar arayışının somut siyasal karşılığıdır. Bu nedenle İkinci Cumhuriyet, 1923’ün ileriye bakan her türlü unsur ve düşüncesinin tasfiyesine dayanmak zorundadır. Birinci Cumhuriyet, tartışmasız olarak sermayenin iktidarına yaslansa da, bu sınıfsal temeli nedeniyle sakatlanmış olan ilerici unsurları da içeren bir bütündür. Türkiye toplumunun önemli bir kesiminin bu unsurları içselleştirmiş olarak bu bütünün içinde yer almaları, İkinci Cumhuriyet’i bu kesimleri mutlak olarak dışlamak ve hatta tasfiye etmek zorunluluğuyla karşı karşıya bırakmıştır. Türkiye çapında bir ülkede, bu tasfiye, nüfusun çoğunluğunun ne düşündüğünden, ya da şu anda siyasal iktidarın kimin elinde olduğundan bağımsız olarak, mümkün değildir. 34. İkinci Cumhuriyet bir yeniden kuruluş projesi olarak ideolojik açıdan yeni ve bir kuruluş projesini taşıyacak kadar iddialı olamadığı ve Türkiye’nin en genel anlamıyla ileriye ve aydınlığa bakan unsurlarını tasfiye edemeyeceği için, başarısız olmaya yazgılıdır. Türkiye gericiliğinin dönüşüm projesinin bir geleceğinin olmadığı, geçen 35. Türkiye’de bir burjuva cumhuriyet çökmüş, yerine yenisi kurulamamış ve daha önemlisi, yenisinin Türkiye gericiliğinin çizdiği çerçeve içinde kurulamayacağı artık tüm taraflarca anlaşılmıştır. Türkiye’de bugün tüm ideolojik ve siyasi süreçlere damgasını vuran, çöküş sonrası başarısızlık hali ve bu halin ortaya çıkardığı belirsizliktir. Türkiye burjuvazisi ve onun tüm siyasi ve ideolojik temsilcilerinin bu belirsizlikten çıkış için henüz bütünlüklü bir planı yoktur. 37. İkinci Cumhuriyet’in öncü ve taşıyıcı gücü olan AKP, projenin çöküşüyle birlikte bir meşruiyet kriziyle karşı karşıya kalmış, meşruiyet mekanizmaları çözü