Kalabalık Dergi Kalabalık Dergi 7. Sayı | Page 14

Kasım 2014  ANGELOPOUSLU SÖZCÜKLER I. Bir Karac’oğlan türküsü şimdi dudaklarının arasında çalınıp duran. Islık çalmak? bir tren yolunda terk edilmişti, o çocukla birlikte. Gamzeleri saplanıyordu gülücüklerine ve kadın yanaklarına sığdıramıyordu onları. Suya daldırıyordu bir siyah bezle kendini. Bir kayık, bir kürek, bir mülteci oluveriyordu bütün sınırlara köle. Satacak gülücükler alıyordu limanlardan ve gözyaşlarını takas ediyordu ki o kadar çoktular. Hayat işte. Ömründe en çok gülücükleri karşılıksız bekliyordu Ve ağlamalarını takas eder miydi bunun için? Sürekli şaka yapılası durumlarda oluyordu. Ama Angelopoulos bu gülücükler yerine –kendinden koparırmışçasınadamlalar yazıyordu kadının kaderine. “Bir şaire ne zaman Tanrı’ymışçasına tapınsam kadınların gözyaşlarına sözcüklerin ölümüne çocukların açlığına rastlıyorum” diyordu kalem susturamazken mürekkebin dilini. 14 Kalabalık  FATMA NERGİS DİKİCİ ANGELOPOUSLU SÖZCÜKLER II. Siyah şemsiyelileri hayal ediyordu. Çok zamandır uğramıyorlar bazı limanlara Çok zamandır limanlar uğramıyor yağmurlara Hangi sınıra gitse o vardı: Martı uçuşlarıyla bir adam… “Mavi “ bir şemsiyesi vardı, “upuzun kirpikleri”, bıyıklarının arasından her an kaçabilir korkusuyla tutup yakalamak isteyeceğiniz gülücükleri-en gamzelisindenaçık kahve saçları vardı bazen uzun bazen kısa. Keman çalınırdı kulaklara, akordeon sonra gelirdi Bazen yanlış çalınırdı belli olmazdı Parmakların nereye değeceği. Geceleri satın alırdı kadın, her yer o kadar görünmez olurdu ki. Sadece nefes duyabilirdin o da şanslıysan ve insanlar küçük mermilerle Öldürülmemişse. Bombaların, keskin nişancıların, ölüm çığlıklarının hiç susmadığı bazı coğrafyaları - sanki yokmuşlar gibi- görüp de dünya gibi bütün suskunluğunu koruyabiliyordu kadın? Ve ağlıyordu yine Bütün harf yoksunluğuyla FATMA NERGİS DİKİCİ