Kalabalık Dergi Kalabalık Dergi 7. Sayı | страница 12
Kasım 2014
KÖPEK FOBİSİ
MÜGE ÇİSİLAY ÇAKIR
Bir sıcacık bakış arıyor insanlar bugünlerde, binlerce asık
suratlı şehirlerde. Herkes bi haber
barınaklara kapattıkları mutluluklardan. Asıl aranılan
koşulsuz sevginin, canlıların en
sadakatlisinde olduğunu bilmez kimse. Köpekler en sadık
dost olmuştur, yüzyıllarca... Peki bizim
onlara hediyemiz bu mu olmalıydı? Yine nankörlük mü
yapmalıydık onları topluca hapsedip aç
şekilde ya da ormanlara bırakıp vicdanımızla birlikte
ordan kaçarken!
Çocukluğunuzdan beri sokaktaki köpeklerle öyle bir
ileşim içindesiniz ki, insan
olmasındansa bir köpek olmasına daha çok sevindiniz
neredeyse. Belki bu dost ordan
kurtulmanıza yardımcı olacak ve yeni bir can daha sevgi
bulacak...
Göz göze geldiniz. Siz çok sakin davrandınız ve ‘Ayy
buraların Paşa’sı sen misin bakalım?’
diyerek ilk adımı attınız. Köpek bir anda uzun zamandır
iletişim kurmanın açlığı ile sevinecek ilk
önce. Ama sokakta o kadar yara almış, canını öyle
korumaya alışmış ki size de temkinli
yaklaşıyor. Siz elinizi uzatıyorsunuz kendi tarzınızca. Belki
çantanızda küçük bir kurabiye var,
bitirememişsiniz ve paylaşmayı düşünüyorsunuz o anda.
Orada kurulan o bağ ve sevgi paylaşımı
sizin. Siz o an yeni bir cana belki can oluyorsunuz, o da
size birazdan yoldaş olup yolunuzu
bulduracak. Daha sevgi dolu bir hikaye oldu değil mi?
İnsanların önce sevgiyi hatırlaması lazım köpekleri
sevebilmesi için. İlk olarak; sevgi ne demekti
diye düşünerek bir adım atmalı dostluğa. Sonra mı?
Sonrasında, yüksek bir ego ve sayısız
yargılama beklemeyin onlardan. Dişlerini
gösterdiklerinde kaçmayın yanlarından. Kendi ön
yargılarınızı yıkarak; ‘ Hayır, korkma küçüğüm... Ben sana
onlar gibi