Eylül 2014
SUNAY AKIN VE HARFSİZ ALFABESİ
FAHRETTİN DURDAHANOĞLU
Bir şairden bahsetmek istiyorum size, solan renkler arasından yeşeren dünyalar çekip çıkaran bir şairden. Tabii ki
Sunay Akın’dan...
12 Eylül 1962 tarihinde Trabzon’un Maçka ilçesinde doğdu. Ailesi, onun daha iyi eğitim görebilmesi için, Sunay Akın
on yaşındayken İstanbul’a taşındı. Lise öğrenimini İstanbul Haydarpaşa Lisesi’nde tamamladı. Biz onu yazar-şair olarak
tanıdık ve biliyoruz. Aslında o, İstanbul Üniversitesi Fizik-Coğrafya Bölümü’nden mezun oldu. Edebiyatı ve şiiri sokakta
bulanlardan Sunay Akın.
İşte böyledir Sunay Akın, anlık ilhamlara dayanan ve genellikle kısa olan şiirleri, Orhan Veli’nin şiirindeki bazı özelikleri
günümüzde sürdüren bir yapıya sahiptir. Ayrıca, bu tür şiirlerde genellikle rastlanmayan, yumuşak, lirik bir tonu vardır.
Şiirlerinde özellikle ince yergi öğelerini kullanmadaki rahatlığı ile dikkat çeker. Cemal Süreya’nın etkisinde yazmayı
sürdürdüğü şiirlerine, dil oyunlarına dayalı yoğun bir alaycılık ve şaşırtma hakimdir. Çocuklar ve hüzünle de birlikte
şair duyarlı kişiliğini gözler önüne sermektedir.
Sunay Akın ilk şiirini Meteoroloji Müdürlüğü’nde çalışan bir memurun kızına yazar. Henüz dokuz yaşındadır Sunay
Akın. Kızın isminin baş harflerinin dizelerinin de baş harflerini oluşturduğu şiiri, evlerinin terasında bulunan odunluk
kapısının iç kısmına yazar. Kız, balkona geldiğinde odunluğun kapısını açar yalandan. Ama şiir kızın gözüne hiçbir
zaman takılmaz. Sunay Akın yıllar sonra (ki bir şairdir artık) çocukluğunun geçtiği Trabzon’a gittiğinde, sert geçen bir
kışta, içindeki odunlarla birlikte kapının da sökülüp yakıldığını öğrenir. Şairin ilk şiiri “hava şartları” nedeniyle kayıptır!
Ne büyük bir acıdır, ait olanın hiç okuyamadığı bir şiir. Aynı zamanda, 1984 yılında yayınlanan ilk şiiri de bir sobanın
içinde kütürdeyen odunu anlatır. İlk şiir kitabı 1989’da “Makiler” adıyla yayınlanır. Arkadaşlarıyla birlikte 1989’da
Yeni Yaprak adında bir şiir dergisi kurarlar. Ardından, 1990 yılında da “Olmaz” adlı şiir kitabını yayımlar. Adını Cemal
Süreya’nın koyduğu bu kitabı “Antik Acılar, Kaza Süsü, 62 Tavşanı” izler.
Birçok ödüle layık görüldü Sunay Akın; ama onun için en büyük ödül çocukların sevgisi oldu, Oyuncak Müzesi ile… Ya
da hep çocuk kalmak istemişti büyüme kuralına uyarken.
Oyuncak Müzesi;
23 Nisan 2005 tarihinde on bir yıldır dünyanın dört bir yanından topladığı oyuncaklarla, çocukluğundan beri hayalini kurduğu İstanbul Oyuncak Müzesi’ni, İstanbul Göztepe’de ailesine ait dört katlı tarihi bir konakta açtı. Müze,
Türkiye’de türünün ilk ve tek örneği olup, birçok ödüle aday gösterildi.
Sunay Akın’ın karşınıza nasıl çıkacağı hiç belli olmaz. Bir bakmışsınız; ‘alacaklı’ olur.
Sunay Akın sadece şair mi? Hayır! O, iyi bir tarihçi, (hikayeleriyle dinleyenlere çiçek olmayı öğreten), çok iyi bir çocuk,
çok iyi Cemal Süreya’dır o, Afrika’yı da içine dahil ettiği...
“Yol kenarındaki
yağmur mazgallarını
kumbara sanıp
harçlığımı atardım
bu yüzden en çok
denizden alacaklıyım.”
Buzdağına çarptın mı bilmiyorum
ama Titanik
gibi oldu batışın
bir sen vardın çünkü
şiirin dört bacalı şairi
Bir de bakmışsınız şefkat doludur dizeleri, bir elma kurduna bile;
Dalgaların kıyıya vurduğu
eşyalarını toplama telaşında
imgenin derin sularına
nefesleri yetmeyen
lodosçular
“Kabuğunu koparmadan
ne bir elmayı soyabildi,
ne de iyileştirebildim bir yaramı
ama karşıma çıkınca
kızmadım hiç elma kurduna
bendim çünkü bıçağı saplayan
onun yurduna.”
“Şemsiye yapımcıları
ıslanmaktan
tek kişiyi koruyacak genişlikte
kesince kumaşları
yağmur değil
yalnızlıktır yağan.”
...
24 Kalabalık
FAHRETTİN DURDAHANOĞLU
“Ne çok sevinirim bilseniz
bir yılan
mezarıma girerde
göğüs kafesimin kemikleri içinde
kış uykusuna
yatarsa.”
Haydi! Hep beraber bir yolculuğa çıkalım. Adını da Sunay Akın ve harfsiz alfabesi koyalım. Harfsiz alfabe mi olur
diyeceksiniz? Lütfen, Sunay Akın’dan bahsediyoruz.
Unutmadan, bazen de özlem doludur çocukluğuna ve çocuklara;
“Bir an önce görülsün diye Akdeniz
toroslarda ağaçlar
hep çocuk kalır.”
Her şairde olduğu gibi bazen yalnızlık ile başı derttedir;
SUNAY AKIN VE HARFSİZ ALFABES