Eylül 2014
EDEBİYAT DIŞI
ARKIN GELİŞİN
Ancak suçun sosyolojik etkenleri üzerindeki çalışmalar 19. yüzyılda Tarde, Lacassagne ve Joly tarafından
yapılmıştır. Anlaşılıyor ki, İtalya’da Lombroso ve Ferri tarafında meydana getirilen büyük eserlerden önce,
Suç Antropolojisi ve Suç Sosyolojisi’nin temelleri atılmıştı.
19. yüzyılın ikinci yarısında Suç Bilimi tarihinde üç büyük isme rastlamaktayız. Bunlar Lombroso, Ferri ve
Garofalo’dur. Bu üç yazarın eserlerine biraz daha ayrıntılı olarak değinmem uygun olacak.
Cesare Lombroso, Pesaro Üniversitesinde Adli Tıp profesörlüğü yapmakta iken, bu şehir ceza evinde
suçlular üzerindeki incelemeleri sonucunda 1876 yılında sonradan, büyük devrim yaratacak olan (L’Uomo
Delinquente-Suç İşleyen İnsan) adlı büyük eserini yazmıştır.
Lombroso’ya göre suç, ölüm, doğum gibi tabiî bir olaydır;
hatta bitkiler ve hayvanlar aleminde bile vardır. Bir fiil belirli
bir memleketin ve zamanın âdet, gelenek ve düşünceleriyle
çelişme halinde bulunduğunda suç vasfını alır. Suç genel
nedensellik kanunu içinde tabii bir olaydır. Zira suç önemli
bir kısmı itibarı ile organizma şartlarının ürünüdür. Bazı
insanlar, belirli hayvanların yırtıcı, bitkilerin parazit olması
gibi, suçlu olarak doğarlar. Suç işleyen insan sui generis
antropolojik bir tip teşkil eder ve bedeninde bulunan
anatomik, biyolojik ve psikolojik olağan dışı özellikleri
dolayısıyla suç işler. Kişileri suç işlemeye zorlayan bu
stigmatlar’ın kökenini atavizm, dejenereleşme ve saradır.
Lombroso’ya göre ceza, suçu meydana getirmek hususunda
birleşen fiil ve tabiî kuvvetleri yok edemez. Bu nedenle ceza
yerine iyi bir sağlığı koruma, hijyen, suçları önlemekte daha
etkili olur. Devlet suçla, bir kefaret, manevi ödetme amacı
ile değil, fakat sosyal savunmayı sağlamak için savaşmalıdır.
Raffaelo Garofalo ise fikirlerini (Criminologia) adlı eserinde
açıklamıştır. Yazara göre ahlak dışılık serbest iradenin
ürünü değildir; failin biyolojik oluşumun sonucudur.
Öyleyse, cezalandırmada da ölçü tehlike hali olmalıdır; ceza
sorumlu