Kalabalık Dergi Kalabalık Dergi 5. Sayı | Page 20

Ekim 2013  Shiluet (Sokak) b.serinpı[email protected] - Bu ışıktan yana talihsiz sokakta dramatik bir gecenin sonuna doğru yürürken karşılaşmak ne hoş. - Efendim? Biraz duralım. Buradan çıkacak ufak bir şiddet alâmetini kaldıramayacak bu konuşma. Sence? Bu söze muhatap sen olsaydın ellerini derhal boynuna mı dolardın bu yabancının? Belki de zaten gergin durumdasın... Peki, sana saldırgan düşündüren diyaloğun kendisi mi oldu yoksa bu paragrafın başında yazan şiddet kelimesi mi? Kelime... Hepsinin bir sembol olduğunu daha önce de düşünmüştün değil mi? İfadelere araçlar, idrak için vasıtalar, duyularına izahlar, gerçeği çağrıştırmaya çalışan semboller... Hayatındaki bütün unsurların da bir sembol olduğunu düşünmek doğru olur mu? Tamam, bunu muhakeme etmek tehlikeli olabilir... Tabi başa dönersek, karakterin bu sözleri seni tekinsiz birini düşünmeye itmemişte olabilir. Bakalım onu tekrar konuşturduğumuzda neler olacak; - Bu aydınlıktan yana nasipsiz yolda acıklı bir gecenin sonuna doğru yürürken rastlaşmak ne zarif. - Efendim? Değişen bir şey oldu mu? Bir şeyler yitirdi mi cümle? Sözün inceliği bozuldukça karakter tehlikeli biri olmaktan çıkıyor mu? Değişen şeyin sadece eş anlamlı kelimelerle meydana geldiğini fark ettin mi? Bir kez daha bakmak ister misin? Işık-aydınlık, talihsiz-nasipsiz, sokak-yol, dramatik-acıklı, karşılaşmak-rastlaşmak, hoş-zarif... Giderek sıradanlaşmak bu cümleyi en fazla ne hale getirir? Cümlenin yalın olmasıyla bağlantılı mı açık yüreklilik? İçtenlik nasıl tarif edebileceğin bir değer? Konuşmanın ilerleyişi aslında senin hangi sözcüğü seçeceğine mi bağlı yoksa nasıl söyleyeceğin değil ne söylediğin mi önemli? Bu seyri değiştirmek için bir de karşı tarafa fırsat verelim mi? 20 Kalabalık