Kalabalık Dergi Kalabalık Dergi 1. Sayısı | Page 9
Kalabalık Mayıs 2013
Sağa Sola Tekerlekli Şişe
Günlerden dündü, kahve içmiyordum, yağmur yağmıyordu, üşümüyordum.
Kitabımı çıkardım, kapağını izledim bilmem kaçıncı kez. Başlığını okudum, başlığı parmaklarımla yeniden yazdım. Yazarı
düşündüm, içini açtım, yazara dokundum, “buradayım” dedim. Biraz okuyup yola baktım. Herkes yola bakıyordu, herkes
yola boş bakıyordu. Herkes gözleriyle birilerine dokunup “buradayım” diyordu.
Öndeki amca gazetesini açtı, kahvesi yoktu, yağmur yağmıyordu, üşümüyordu.
Gözlüğünü sildi, onu sevmiyordu ama her gece onunla yatıyordu.
Gazetedeki kıza baktı, içini çekti, eski sevgililerini anımsadı. Ayşe çok güzel öpüşürdü.
Ceketinin iç cebinden su şişesindeki konyağını çıkardı, yudumladı. Kimse anlamadı amcanın konyak içtiğini, herkes yola
baktı.
Amca konyağı öptü, gazeteye dokundu, gözlükle yattı.
Günlerden dündü, kahve içmiyordum, yağmur yağmıyordu, üşümüyordum.
Bir sayfa daha çevirdim, sen çıktın. Sanki tekerlek patladı, sanki kalbim oynadı. Parmaklarımla yazdığım sendin bu kez, kalemim yoktu altını çizemedim. Adını kaybederim diye çeviremedim sayfayı, sağ köşesini de kıvırmadım, sol köşede esmer bir
adam vardı, adını okudu. Sanki tekerlek patladı, sanki durduk.
Esmer adam kendi kitabının sayfasını çevirdi, kitabımın adını okuyamadığı için sinirliydi. Siyasiydi, hiç aşık olmamıştı,
saçlarında beyaz vardı, kahve içmiyordu, yağmur yağmıyordu, sakallarına gizlenmişti, üşümüyordu. Gözlerime çevirdi
gözlerini, kitabın adını okuyamamıştı ama gözlerimi görmek istedi. Göremeyince kirpiklerime çevirdi, omzumdan aşağı
baktı, eteğimden hoşlanmamıştı. Aynı anda kitabımızın sayfalarını çevirdik, ikimiz de kitabı okumuyorduk, yola da bakmıyorduk. Amca da bakmıyordu. Aramızdan bir şeyler geçiyordu, göremiyorduk. Birbirimizin adını tahmin etmeye çalıştık,
birbirimiz için hikâyeler uydurduk. Bana kalırsa hapisten yeni çıkmıştı, evliydi ama hiç aşık olmamıştı, kitabımın adını görebilse belki bana aşık olabilirdi. Ona kalırsa, çok sevgilim vardı, hoppaydım- eteğimden belliydi, saçlarım uzundu, omuzlarım
küçüktü, kahvem yoktu, üşümüyordum.
Günlerden dündü, amca konyak dolu su şişesini yere düşürdü. Şişe kırıldı, sanki tekerlek patladı. Esmer adam kitabının sağ
köşesini kıvırdı, sanki kalbim oynadı. Yazar, “hoş geldin” dedi bana, oysa kahvem yoktu, yağmur yağmıyordu ve ben hiç
üşümüyordum.
Selin SEZEN
9