FILM
Majesty’s Secret Service”, karlı sahneleriyle kendine
hayran bırakmakla kalmadı aksiyon filmlerine de
ilham verdi. Jenerikte şarkısı çalmayan “Dr. No”dan
sonraki ikinci Bond filmi olan filmde önceki
filmlerde yüzünü göstermeyen ikonik kötü karakter
Ernst Stavro Blofeld’le sonunda tanışma fırsatı
buluyoruz. Önceki Bond filmlerine nazaran daha
gerçekçi bir rol üstlenen filmde en çok tartışılan şey
Lazenby’nin performansı olsa da film seyirciye
oldukça kaliteli bir Bond filmi sunmayı başarıyor. Öte
yandan, “On Her Majesty’s Secret Service”ın
Christopher Nolan’ın en sevdiği Bond filmi. Usta
yönetmen “Inception / Başlangıç”ın (2010) karlı
sahnelerini bu filmden örnek aldığını belirtiyor.
Moonraker (1979)
“Moonraker”, yedi filmle en fazla Bond rolünü
üstlenmiş aktör özelliğini taşıyan Roger Moore’un tek
sevdiğim Bond filmi. Bunun en büyük nedeni ise
adından da anlaşılacağı gibi filmin uzayda geçmesi.
Moore’la beraber Bond, karakter olarak biraz daha
ciddiyeti düşük ve romantik bir hale gelmişti. 11.
Bond filmi olan “Moonraker”ın en önemli farkı ise bu
dozun hoşgörüyle karşılanabilir derecede olması ve
eğlendirebilmesi. Filmde başka bir ikonik Bond kötü
karakteri olan Jaws’ı 10. Bond filmi “The Spy Who
Loved Me”den (1977) bir kere daha izleme şansı
buluyoruz, ama daha da önemlisi filmde Bond ile
Jaws’ın meşhur paraşüt sahnesinin bulunması.
Ayrıca, filmin açılış jeneriğini daha önce
“Goldfinger” ve “Diamonds Are Forever” şarkılarını
da seslendiren Shirley Bassey seslendiriyor.
GoldenEye (1995)
16. Bond filmi olan “Licence to Kill”den (1989) sonra
Bond serisi telif hakkı yüzünden ciddi bir mahkeme
sürecine girdiğinden Timothy Dalton’ın Bond
kariyeri sanıldığı kadar uzun sürmedi. Ancak
6 yıldan sonra çözüme ulaştığında bu sefer Bond
44
VIBE
rolünde Pierce Brosnan vardı ve film Tina Turner
tarafından seslendirilen mükemmel bir jenerik
şarkısına sahip olan, Martin Campbell’in yönettiği
“GoldenEye”dı. “GoldenEye”ın en önemli özelliği,
hikaye öğelerinin Ian Fleming’in eserlerinden
tamamen bağımsız olduğu ilk Bond filmi olması.
Buna rağmen filmin şaşırtıcı sonu ve sürükleyici
aksiyonuyla Bond filmlerinin yeniden dirilmesini
sağladı. Judi Dench’i ilk defa M olarak izlediğimiz
filmde Brosnan, Bond rolünde herkes tarafından
oldukça beğenildi. Fakat, Brosnan’ın oynadığı diğer
üç Bond filminin yeterince kaliteli olduğunu
söylemek ne yazık ki mümkün değil. Hele 20. Bond
filmi “Die Another Day” (2002) serinin en zayıf filmi
olarak görülmekte. Neyse ki “GoldenEye”, Bond
severlere beklenilen kaliteyi sunmayı başarmıştı.
Casino Royale (2006)
Ve geldik yeni nesli James Bond’la tanıştıran Daniel
Craig zamanına. Christopher Nolan’ın “Batman
Begins”le (2005) Batman serisini yeniden ve daha
gerçekçi bir şekilde başlatması sadece çizgi roman
filmlerini değil 007 filmlerini de etkiledi. 2006
yılında Bond serisini hikaye olarak yeniden başlatan
“Casino Royale” diğer Bond filmlerinin aksine daha
ciddi, gerçekçi ve karanlık bir şekilde seyirciyle tekrar
buluştu. Craig sarışın olması sebebiyle başta çok
eleştirildi ama daha önce de “GoldenEye”ı yöneten
Martin Campbell’in ikinci Bond filmi olan “Casino
Royale”le serinin “Goldfinger”dan sonraki en iyi
filmini izleme şansı bulduk. Craig’in tek kelimeyle
harikulade bir Bond imajı yarattığı filmin Casino
teması da bir o kadar etkileyiciydi. Tabii Chris
Cornell’in rock türündeki başarılı “You Know My
Name” jenerik şarkısını da unutmamak lazım.
Skyfall (2012)
Craig’in bir sonraki Bond filmi “Quantum of Solace”,
ne yazık ki yazarlar birliği grevine denk geldiği için
campaignjr.com
“Casino Royale”in çok gerisinde kaldı. Ancak 4 yıl
sonra devam etme şansı bulan seriyi devralan Sam
Mendes, 2012 yılında öyle bir filme imza attı ki,
“Goldfinger”ı tahtından etmeyi başardı. Adele’in
mükemmel Oscar’lı jenerik parçasından Roger
Deakins imzalı kalite kokan görüntü yönetmenliğine
kadar her şeyin kusursuz bir şekilde ekrana
aktarıldığı “Skyfall”, Thomas Newman’ın muhteşem
müzikleriyle seyirciye gerçek bir Bond filmi
yaşatmayı başardı. Craig’in yine karakterine ne kadar
yakıştığını gördüğümüz filmde Bond karakterini
Batman/Bruce Wayne’e benzetme çabaları sanılanın
aksine seyircide olumlu bir etki yarattı. Hatta filmin
final sahnelerine baktığımızda da “Batman Başlıyor”
etkilerini görmek mümkün. Öte yandan, filmin en
güzel yanı Javier Bardem tarafından Oscar
kalibresinde bir performansla hayat bulan Silva kötü
karakteriydi kuşkusuz. Bu arada filmin bir kısmının
İstanbul’da geçtiğini tekrardan hatırlatalım.
Spectre (2015)
Ve geldik listenin finaline. Sam Mendes’in
yönetmenlik koltuğuna bir kere daha döndüğü
“Spectre”, bir “Skyfall” değil belki, ama “Skyfall”ın
atmosferini aynı şekilde taşı