AMACIMIZ
Küreselleşmenin etkisiyle şehirler hızlı çalışılan, hızlı yaşanılan ve üretmekten çok
tüketen, kendi kendine yetmeyen yaşam alanları haline gelmiştir. Kentler, kuruluş amaçları
olan insanların bir arada güven içinde yaşadıkları yerler olmaktan çıkmış, insanların daha hızlı
hareket etmeleri ve daha hızlı çalışmaları için tasarlanan mekanlara dönüşmüştür. İnsanların
birbirlerinin sıcaklığına sığındıkları, sosyalleştikleri, el emeklerini birbirlerine sundukları sosyal
korunaklar olmaktan gittikçe uzaklaşan kentler, insanların tüketim için yaşadıkları sahneler
halini almıştır. Yaşamın hızlanması sonucu insanlar daha hızlı yemek yemek, daha hızlı
alışveriş yapmak, gidecekleri yere daha hızlı varmak için belli bir tempo içinde koşturup
durmaktadırlar. Bu yaşam tarzı bakkallar, manav, terzi gibi küçük esnaf yerine AVM’leri,
çocuklarımızın oyun oynayacağı alanlar yerine otoparkları, daha çok park ve yeşil alan yerine
geniş otoyolları hayatımıza sokmuştur. İnsanın en önemli değeri olan kısıtlı yaşamını sağlıksız
yiyecekler, hava kirliliği, trafik, yalnızlık ve tüketimle harcaması modern yaşamın vazgeçilmezi
olarak sunulmuştur. Popüler kültürün de desteklediği hayatı yaşamak için zamanı olmayan,
işine arabasıyla hızla giden, oturup kahve içecek bir yarım saati bile olmadığı için yürürken
kahvesini içen, yetişmesi gereken bir yerler olduğu için yemekten zevk almak yerine ayakta
hızlı bir şekilde “beslenen”, komşularını veya yerel esnafı tanımayan modern insan modelinin
sürdürülebilir olmadığı ortadadır.
Bu yaşam tarzı modern insanda depresyon, kalp hastalıkları ve kanser gibi birçok hastalığa
neden olmasının yanı sıra; kentleri de sürdürülemez hale getirmiştir. Hızlı yaşam tarzının
oluşturduğu kentler artık kendi kendine yetmemektedir. Bu kendi kendine yetmeyen kentler
de, sadece yakın çevresindeki değil, dünyanın birçok köşesindeki kaynakları, üstelik binlerce
kilometre uzaklıktan getirterek yok ederken, aynı zamanda hem doğayı hem insanları
tüketmektedir. İnsanların daha çok tüketmesi, bir yerden bir yere daha hızlı gitmesi için
tasarlanan kentler insanları doğadan ve birbirlerinden kopartmış ve tek alternatif haline
gelmiştir. Tüketim odaklı hayatın insanlara mutluluk ve huzur getirmediği, insanların farklı bir
yaşam biçimi aramaları yaşamaktan zevk alınacak bir hızda yaşanmasını savunuyoruz ve
sizlerin vaktini, sizlerin belirlediği özelliklerde, etrafınızdakilerle iletişim kurabilecekleri,
sosyalleşebilecekleri, kendine yeten, sürdürülebilir, insan doğasına uygun zaman tasarlıyoruz.
Tüm çalışmalarımızda mindfulness, welbeing felsefesine dayanarak huzur bularak mutluluğu
hissetmenizi sağlıyoruz. Mutluluğu deneyimleyip anda kalmanız için takipte kalın ve aramızda
olun.