Inovatif Kimya Dergisi Sayı-50 | Page 47

OZAN ÇOBANOĞLU KİMYAGER HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ ÖĞRENCİ ozancobanoglu2@gmail.com Anksiyete (Kaygı) Bozukluğu Eyvah! Yarın sunumum var! Ya rezil olursam! Herkes benimle dalga geçecek! Acaba sınava girmesem mi? Ne olacak ki, alt tarafı bir vize… Kimi zaman bu tip düşünceler aklımızdan geçer. Bu düşünceleri yok etmek her zaman kolay değildir. Anksiyete (kaygı) bozukluğu, canlılarca deneyimlenen kaygı, korku, gerilim, sıkıntı halidir. Nedeni belli olmayan tedirginlik hali olarak da açıklanabilir. Dünyanın seyir aldığı bu çağda, psikolojik hastalıklar en revaçta problemlerin başında gelmektedir. Artık ruh sağlığı insanlar için büyük önem arz etmekle beraber, ruh sağlığına dikkat etmek her geçen gün artarak devam eden bir süreç olmalıdır. Türkiye’de 15-55 yaş aralığındaki nüfus ele alındığında her 5 insandan birisi anksiyete problemi ile karşı karşıyadır. Psikolojik problemlerden birisi olan anksiyete bozukluğu, sadece Amerika’da yaklaşık 40 milyon insanı etkiler. Dünya çapında düşünüldüğünde bu sayı yaklaşık 500 milyondur. Bu denli yüksek sayıda kişinin yaşamını etkileyen bu rahatsızlığı dikkate almak gerektir. Anksiyetenin belirgin atakları, bir sunum, bir performans veya bir sınav esnasında, vücudu bir hareket için hazırlayan ‘savaş veya sıvış’ cevabının normal bir durumu olarak düşünebilir. Mantıksız şiddetli korku veya panik hislerine baş dönmesi, titreme, mide bulantısı, terleme ve hızlı kalp atışı gibi anksiyete bozukluklarının belirtileri eşlik eder. Klinik olarak ayrı beş türü vardır: 47