OZAN ÇOBANOĞLU
KİMYAGER
HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ
ÖĞRENCİ
ozancobanoglu2@gmail.com
Anksiyete
(Kaygı) Bozukluğu
Eyvah! Yarın sunumum var! Ya rezil olursam! Herkes
benimle dalga geçecek!
Acaba sınava girmesem mi? Ne olacak ki, alt tarafı
bir vize…
Kimi zaman bu tip düşünceler aklımızdan geçer.
Bu düşünceleri yok etmek her zaman kolay
değildir. Anksiyete (kaygı) bozukluğu, canlılarca
deneyimlenen kaygı, korku, gerilim, sıkıntı halidir.
Nedeni belli olmayan tedirginlik hali olarak da
açıklanabilir. Dünyanın seyir aldığı bu çağda,
psikolojik hastalıklar en revaçta problemlerin
başında gelmektedir. Artık ruh sağlığı insanlar için
büyük önem arz etmekle beraber, ruh sağlığına
dikkat etmek her geçen gün artarak devam eden bir
süreç olmalıdır.
Türkiye’de 15-55 yaş aralığındaki nüfus ele
alındığında her 5 insandan birisi anksiyete problemi
ile karşı karşıyadır. Psikolojik problemlerden birisi
olan anksiyete bozukluğu, sadece Amerika’da
yaklaşık 40 milyon insanı etkiler. Dünya çapında
düşünüldüğünde bu sayı yaklaşık 500 milyondur. Bu
denli yüksek sayıda kişinin yaşamını etkileyen bu
rahatsızlığı dikkate almak gerektir.
Anksiyetenin belirgin atakları, bir sunum, bir
performans veya bir sınav esnasında, vücudu bir
hareket için hazırlayan ‘savaş veya sıvış’ cevabının
normal bir durumu olarak düşünebilir. Mantıksız
şiddetli korku veya panik hislerine baş dönmesi,
titreme, mide bulantısı, terleme ve hızlı kalp atışı gibi
anksiyete bozukluklarının belirtileri eşlik eder. Klinik
olarak ayrı beş türü vardır:
47