Cisplatin etkisini hücrelerdeki deoksiribonükleik
asit (DNA) üzerinde gösterir, bilinen sarmal yapıyı
bozarak hücre çoğalmasını engeller. Büyüme
sırasında DNA molekülü açılır (Fermuarın açılması
gibi) ve her bir zincirde yeni eş moleküller oluşur.
Böylece önce bir molekül varken sonuçta iki molekül ortaya çıkar. Bir çok kanser tedavisi bu işlemin
durdurulmasına bağlıdır. Böylece kanserin tipik
özelliği olan ölçüsüz çoğalma önlenir. Cisplatin,
diakua kompleksine hidroliz olur, bu da DNA'daki guanin azot atomu ile tepkime verir ve komşu
guanin bazları arasında genellikle aynı iplikçikten ,
bazen de iplikçikler arasında çapraz bağ oluşturur.
DNA sarmalı içinde 34 derece den büyük açılı bir
kıvrımdır. Şekildeki bu değişme DNA’nın kendisini
eşlemesini engeller ve kanserin gelişmesi yavaşlar.
Gerçekten bu tedavi henüz mekanizması yeterince
açık olmasa da, kanserin küçülmesi ile sonuçlanır.
Antikanser aktivitesine sahip olduğuna inanılan bir
protein bir cisplatin-değiştirilmiş DNA kompleksi
ile birleştiğinde, DNA içinde daha büyük açılı bir
kıvrım gösterir, proteinden bir fenilalanin halkası
oluşan çentiğin içine yerleşir. Böyle bir bağlanma
cisplatin taşınmasını ve DNA’nın diğer onarım
tepkimelerini engelleyebilir
Kanser tedavisinde kullanılabilecek etkin bir mutajenik maddenin yapısal özelliklerinin belirlenmesi
amacı ile bir çok bileşik test edilmiş ve aşağıdaki sonuçlara varılmıştır.
1. Cis konumda, DNA azotları ile yer değiştirebilecek bir çift sert, eksi yüklü ligant bulunmalıdır. (klor
veya oksijen gibi)
10
2. Hücre zarından geçebilmeli (yüksüz kompleksler) ve suda çözünür olmalıdır
3. Diğer iki ligant tepkimede bir etkinliği olmayan birincil yada ikincil aminler olmalıdır.
Görüldüğü gibi bir maddenin kemoterapik madde klasmanında sayılması için gereken şartlar ve klasmana giren maddelerinde etki mekanizmaları genel hatlarıyla bu zemini oluşturmaktadır.
Kaynaklar :
İnorganik kimya, üçüncü baskı, Gary L. Miessler; Donald A. ,çeviri editörleri: Prof. Dr. Nurcan Karacan-Prof. Dr. Perihan Gürkan