INmagazine Özel Sayısı TEİD 10. Yıl Özel Sayısı | Page 29

na dair bilgiyi şirket dışına açıklayan veya iddia edilen yanlışın doğru olduğuna tanıklık eden çalışanın iş ilişkisi korunacaktır . Yine çalışanın bilgi uçurması ile dolaylı olarak ilgili iki hüküm İş Kanunu ’ nun 17 . maddesinde yer almaktadır . Buna göre , “ işçinin işveren hakkında şeref ve haysiyet kırıcı asılsız ihbar ve isnatlarda bulunması ” ve “ işçinin işvereninin güvenini kötüye kullanmak , hırsızlık yapmak , işverenin meslek sırlarını ortaya atmak gibi , doğruluk ve bağlılığa uymayan davranışlarda bulunması ” işverene derhal fesih imkanı veriyor . Bu haklı fesih nedenlerinin hem bilgiyi uçuran açısından , hem de yanlışı yapan açısından önem taşıdığı açık . İlk olarak , hukuka , etik değerlere veya dahili kurallara aykırı davranan işçinin iş sözleşmesinin haklı nedenle ( tazminatsız ) feshi mümkündür . Diğer yandan haklı sebeple fesih nedenleri İş Kanunu ’ nda sınırlı sayıda belirtildiğinden , yanlış yapıldığı bilgisini dışarı uçuran işçinin iş sözleşmesi , ifşa neticesinde işverenin itibarı zarar görse dahi haklı nedenle feshedilemeyecektir . Zira iş sözleşmesinin ancak asılsız ihbar ve isnatta bulunulması halinde haklı nedenle feshi söz konusu olabilir . Bu fesih nedeni ayrıca işçilerin asılsız iddialarda bulunmasını da engelleyici niteliktedir .
Bu noktada , bilgi uçurmanın işçinin sadakat borcu ile kesişimine de değinmek gerekir . İş Kanunu ’ nda işçinin sadakat borcu yönünden özel bir kural yoktur . Bunun yerine , Türk Borçlar Kanunu işçinin yüklendiği işi özenle yapmak ve işverenin haklı menfaatinin korunmasında sadakatle davranmak zorunda olduğunu düzenlemektedir . Sadakat borcunun görünümlerinden birisi de sır saklama yükümlülüğüdür . Daha açık bir ifadeyle , çalışan iş gördüğü sırada öğrendiği sırları iş ilişkisinin devamı süresince kendi yararına kullanamaz veya başkalarına açıklayamaz . Hatta bu yükümlülük işverenin haklı menfaatinin korunması için gerekli olduğu ölçüde , iş ilişkisinin sona ermesinden sonra da devam eder .
Bu çerçevede , işyerine veya işverenine ilişkin yanlışı ifşa eden işçi , sadakat borcunu ihlal ettiği iddiasıyla karşı karşıya kalabilir . Sadakat borcunun ihlali işverenin güvenini kötüye kullanmaktan bahisle haklı sebeple feshe dahi söz konusu olabildiğinden , çalışanın bilgi uçurmasının sonuçları ağır olabilir . Dolayısıyla sorun sadakat borcunun sınırlarına ilişkindir ; diğer bir ifadeyle , cevaplanması gereken soru , yanlış davranışın ifşasının , sadakat borcunun
bir görünümü olan sır saklama yükümlülüğü karşısında meşru olup olmadığıdır . Kanımızca , ifşa edilen bilginin niteliği ve kamu bakımından önemine göre , çalışanın sadakat borcunu arka planda bırakmak gerekir . Hukuka veya etik kurallara aykırı olan davranışın ortaya çıkarılması , çalışanın sır saklama yükümlülüğünden daha üstün tutulmalıdır . Ancak , konu henüz yargı kararlarında tartışılmış ve öğretide de görüş birliği olmadığından kesin bir yanıt vermek de güçtür . Her durumda çalışan ölçülü davranmalıdır . Daha açık bir ifadeyle , çalışan yanlışın anlaşılması için gerekli ve yeterli olan bilgiyi açıklamakla yetinmelidir .
SONUÇ OLARAK … “ Doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar ” atasözünün var olduğu bir toplumda yaşadığımızın farkında olarak , bilgi uçurmanın etik ve erdemli bir davranış olduğunun toplumsal anlayış haline gelmesinin ancak bu kavramın öncelikle her bir birey seviyesinde benimsenmesiyle sağlanabileceği inancındayız . Bu açıdan işverenlere ve yöneticilere önemli görevler düştüğü açık . Yöneticilerin bilgi uçurma konusunda kararlı olmaları ve etkin politikalar benimseyip bunları uygulayarak işyerlerinde bu anlayışın benimsenmesine katkıda bulunmaları gerekiyor . Politikaların hazırlanması ve bu konuda çalışanların bilgilendirilmesinin yeterli olmayacağı ise unutulmamalı çünkü politikaların etkililiği hepimizin bildiği gibi uygulanmalarına bağlıdır . Uygulama ise birkaç köşeye dilek ve şikayet kutusu yerleştirerek değil , daha aktif bir şekilde yürütülmelidir . Örneğin , çalışanlar ile konu hakkında periyodik toplantılar yapılmalı , politikalar ve uygulamaya yönelik önerileri dinlenmeli , ifşa halinde çalışanların nasıl korunacağı planlanmalı ve bunlar çalışanlara anlatılmalı , ihbarların araştırıldığı gösterilmeli ve sonuçlar ilan edilmelidir . Çalışanların bilgi uçurmanın etik bir eylem olduğunu farkına vardığı noktada , bunun toplum anlayışı haline gelmesi umuyoruz kaçınılmaz olacaktır . 4
Aktan , Coşkun Can ; Organizasyonlarda Yanlış Uygulamalara Karşı Bir Sivil Erdem , Ahlaki Tepki ve Vicdani Red Davranışı : Whistleblowing , Mercek Dergisi , 2006 , s . 1 , http :// www . canaktan . org / yonetim / whistleblowing / aktan-whistle . pdf
BILGI UÇURMA POLITIKASININ ETKIN BIR ŞEKILDE UYGULANABILMESI IÇIN DIĞER BIR ÖNERI ISE BILGIYI UÇURANIN KORUNMASIDIR . ÖZELLIKLE KIMLIĞININ GIZLI TUTULMASINI ISTEYEN KIŞININ BILGILERI KENDISI ISTEMEDIKÇE AÇIKLANMAMALIDIR .
27