INmagazine Özel Sayısı TEİD 10. Yıl Özel Sayısı | Page 32

HUKUK
30

Günümüzde şirket içi etik ve uyumluluk bilincinin artması oldukça sevindirici bir gelişme olarak karşımıza çıkıyor . Şirketler ihbar hatları kurarak , hem çalışanlarını bilinçlendirmekte hem de şirket içi uyumluluğun artmasına katkıda bulunuyor . Association of Certified Fraud Examiners ( ACFE ) 2016 Çalışan Suistimalleri ve İstismar Raporu ( http :// www . acfe . com / rttn2016 . aspx ), ihbar hattı olan şirketlerin yolsuzluğu yakalama oranının diğerlerine göre daha fazla olduğunu ve yolsuzluğun en yaygın tespit yönteminin ihbar olduğunu açık bir şekilde gösteriyor . Şirket iç mekanizması sayesinde bir uyumsuzluğun farkına varabileceği gibi , bir çalışanının veya üçüncü bir kişinin ihbarı ile de bir yolsuzluk iddiası ile karşı karşıya kalabilir . Böyle bir durumda , bu iddianın aslı olup olmadığını araştırırken şirket iç politikalarının olması hayat kurtarabilir . Yöneticiler serinkanlılıklarını kaybetmeden acil alarma basmalıdırlar . Genelde ilk reaksiyon olarak , uyum sorumlusu ve danışmanlarına başvurup acil bir yol haritası talep etmeleri gerekir . Bu noktada ilk akla gelen , yolsuzluğun mutlaka bir yerlerde iz bırakmış olduğudur . Bu izi takip etme yöntemlerinin başında ise yolsuzluğa dahil olduğu iddia edilen -şüphelenilen- çalışanın e-maillerinin incelenmesi gelir . Ancak bu süreç işverenler tarafından birçok tereddüde yol açmaktadır . Bu sürecin hukukun farklı yönleriyle değerlendirilmesi ve her aşamanın , bir sonraki aşama düşünülerek ele alınması çok önemlidir . Bu çerçevede yazımızda disiplinlerarası bir yaklaşım ile kişisel verilerin korunması hukuku , iş hukuku ve ceza hukuku bakımından iç soruşturmalar kapsamında e-mail incelenmesi sürecinin nasıl yönetilmesi gerektiği değerlendirilecektir .

İŞ HUKUKU BAKIMINDAN DEĞERLENDİRMELER İşverenler tarafından iç soruşturma süreci başlatıldığında e-maillerin okunmasına sıklıkla başvurulmaktadır . Ancak bu süreçte işverenin menfaatler dengesine göre hareket etmesi ve çalışanlarının kişilik haklarını koruma borcu altında olduğunu unutmaması gerekmektedir . Süreçte dikkat edilmesi gereken bir diğer husus ise şeffaflık ilkesidir . Bu kapsamda işverenin çalışanlarını e-maillerinin incelenebileceği konusunda iş sözleşmeleri ya da bilgi
İŞVERENLER TARAFINDAN IÇ SORUŞTURMA SÜRECI BAŞLATILDIĞINDA , E-MAILLERIN OKUNMASINA SIKLIKLA BAŞVURULUR . ANCAK BU SÜREÇTE IŞVERENIN MENFAATLER DENGESINE GÖRE HAREKET ETMESI VE ÇALIŞANLARININ KIŞILIK HAKLARINI KORUMA BORCU ALTINDA OLDUĞUNU UNUTMAMASI GEREKIR .
güvenliği gibi iç yönetmelikler aracılığı ile bilgilendirmesi uygun olacaktır . Konu ile ilgili Yargıtay uygulamasına bakıldığında , Yargıtay ’ ın iş hukuku uyuşmazlıkları ile ilgilenen 9 . Hukuk Dairesi ’ nin 13.12.2010 tarihli 2009 / 447 E . ve 2010 / 37516 K . sayılı kararı ile , işverenin kendisine ait bilgisayar ve e-mail adresleri ile bu adreslere gelen e-postaları her zaman denetleme yetkisi bulunduğu kabul edilmiştir . Yargıtay söz konusu kararında , çalışanların e-maillerinin incelenmesi durumunda işverenin yetkilerini son derece genişlettiği görülmektedir . Diğer bir düzenleme ise 4 Şubat 2011 tarihli ve 27836 sayılı Türk Borçlar Kanunu ’ nun (“ TBK ”) 419 . maddesinde işçinin kişiliğinin korunması bölümünde yer alan “ İşveren , işçiye ait kişisel verileri , ancak işçinin işe yatkınlığıyla ilgili veya hizmet sözleşmesinin ifası için zorunlu olduğu ölçüde kullanabilir .” hükmüne ilişkindir . Söz konusu madde , geniş yorumlandığında şirket içi soruşturma sırasında şirket bilgisayarı üzerinden yapılan e-mail yazışmalarının , özel veya iş ile olup olmadığına bakılmaksızın incelenmesinin dahi mümkün olduğu söylenebilecektir . Yargıtay ’ ın yaklaşımına karşı , uygulamada etik ve uyum bilincinin yüksek olduğu şirketlerin şeffaflık ilkesini benimsediği ve bu kapsamda iş sözleşmelerine ek olarak gizlilik politikaları , bilgi güvenliği politikaları gibi iç yönetmelikleri de çalışanlarına imzalattıkları görülmektedir . Ancak bu politikaların bağlayıcılığı ve e-mail incelemelerinin yapılmasının ne derece meş-